Son yüz yılı savaş, kan ve gözyaşı, çatışma ekseninde geçmiş olan Ortadoğu da önümüzdeki elli yılda da rahatlık görünmüyor.

Suriye’de ki savaşın nispeten zayıfladığı bir döneme girdik. Türkiye’nin Afrin operasyonuyla, taşlar yerine oturmaya başlamışken, ABD başkanı Trump’un Suriye’den asker çekmeye yönelik açıklaması ve Fransa’nın bölgeye asker göndereceğine dair haberler gündeme oturdu.

Tabi bu arada basının gündemine pek gelmese de, Suudi Arabistan’ın de facto lideri Muhammed bin Selman; ”İran’la askeri çatışmadan kaçınmak için bunu başarmalıyız(İran’ı baskı yoluyla, yola getirme), eğer bunu başaramazsak muhtemelen 10-15 yıl içinde İran’la savaşacağız” dedi.

Yine Bin Selman, ABD ziyaretine başlamadan önce CBS’in 60 Dakika programına verdiği mülakatta İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’den ‘Ortadoğu’daki yeni Hitler’ diye söz etmişti ki, bu sözü bile bölgeyi karıştırmak için yeter bir sözdü.

Genç prens, ”Suudi Arabistan nükleer bombası olsun istemiyor, ama hiç şüphe yok ki, İran nükleer bomba geliştirirse biz de mümkün olduğunca çabuk aynısını yaparız” diyerek, İran’a karşı ciddi bir silahlanma yarışının başladığını ve bunun önümüzdeki günlerde süratle devam edeceğinin sinyalini de vermiş oldu.

Bunun üzerine İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Suudi Veliahtı’nı ‘hezeyan içindeki toy bir kişi‘ diye niteleyerek, daha ılımlı görüntülü vererek, olası bir çatışma zemininden uzak durulmasının uygun olacağı mesajını da yinelemiş oldu.

Olası bir çatışmalı süreç İslam dünyasına ciddi manada zarar verecektir. İran ve Suudi savaşının sonuçlarının sadece iki ülkeyi etkilemeyeceği, tüm İslam âleminin özellikle hac ve umre nedeniyle genelinin bundan zarar göreceği aşikâr.

Muhammed bin Selman ve ekibinin yeni bir “Hilafet ilanı” macerasına girmesi, bunun için tüm dünya Müslümanlarına çağrı yapmak isteğinin ete kemiğe bürünmesi İslam coğrafyasında dengelerinin yerinden oynamasına yol açacaktır.

Suriye sorununu çözülmemiş olması, Fransa’nın bölgeye gelme çabası, ABD’nin bölgeye silah satmak için Suudi- İran savaşını kışkırtması, Katar ve bölge ülkeleri arasındaki sorunlar önümüzde ki günlerde havanın daha da ısınmasına yol açacaktır. Durulmayan Ortadoğu’nun önümüzdeki elli yıllık süreçte Avrupa’da ki mezhep savaşlarına benzer savaşlara sürüklenmesi Batıyı muzaffer kılmayacak. Sadece milyonlarca insanın ölümüne sebep olacak, modern haçlı savaşları olarak tarihe not olarak düşecektir.

İslam dünyasının bir an önce kendi aralarındaki ihtilaflara çözüm bulması, Ortadoğu da kanın akmaması için çaba sarf etmesi ve en önemlisi de batının oyunlarına karşı diriliş göstermesi gerekmektedir.

Barış için atılacak her adım, İslam âleminin altın sayfalarına not düşecektir. Vesselam…