Ömür dediğin şey nedir ki?
İnsanlık binlerce yıldır bu soruyu soruyor, buna cevap arıyor.
Âdeta bir bulmaca gibi.
Her geçen yıl, bu bulmacanın bir parçasını daha yerine oturtmaya çalışıyoruz.
Bilinmezdik, bilindik.
Bilmezdik, bilir olduk.
İnsanlık, kendini keşfettikçe daha iyi anlamaya başladı hayatı.
Ya da öyle zannetti.
Cismimiz de yoktu ismimiz de.
Bu dünya hayatı içerisinde bir alan açıldı.
Bu alan içerisinde yaşamımızı sürdürüyoruz.
Daha 100 yıl öncesine kadar ne bizi tanıyan vardı ne de bizim tanıdığımız.
İnsanlık tarihi, kendini ve çevresini anlama çabalarıyla doludur.
Bir bölgede ve bir ailede dünyaya gözlerimizi açtık.
Ne doğduğumuz aileyi ve bölgeyi ne dili ve etnik aidiyetimizi biz seçmedik.
Ömür âdeta bir tesadüfün ürünü gibi karşımıza çıktı.
Anlamlandıramadığımız şeylere tesadüf dedik, tevafuk diyeceğimiz yere.
Dünyada ne kadar kalacağımızı bilmiyoruz.
Bu belirsizlik, hayatımızı anlamlandırmaya çalışırken bizi daha da derin düşüncelere sürüklüyor.
Ve insanın yolculuğu devam ediyor.
Bitti dediğimiz her nokta başka bir sürecin başlangıcını oluşturuyor.
Belki bir on yıl daha; belki bir yıl, bir ay, bir hafta; belki de yarını olmayan bir gün...
Ömür, zamanın insana ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor.
Başlangıcını ve sonunu belirlemediğimiz bir ömür yaşıyoruz.
İki zaman arasına sıkıştırılmış bir yaşam.
Kiminde çok kısa, kiminde nispeten biraz daha uzun.
Kiminde ise açılmadan kapanan hayat defteri...
Her gün, bu hazine dolu zamanı nasıl daha iyi kullanabileceğimizi sorguluyoruz.
Bu yaşam içerisinde acılarımız da oluyor sevinçlerimiz de.
Kederlerimiz de oluyor neşemiz de.
Yaşadıklarımız, duygularımızın en derin noktalarına dokunuyor.
Dünya hayatı gelip geçici ise yaşadığımız ve bizimle olan kimselere yaşattığımız deneyimlerin önemi daha da artıyor.
İnsan ömründen geçen her bir yıl insanı muhasebe yapmaya zorluyor âdeta.
Ömür çok kısa; ister 17 yıl, isterse 71 yıl olsun.
Kaçınılmaz son bir gün gelip insanı mutlaka buluyor.
Ölüm, yaşamın kaçınılmaz sonu olduğu gibi, onun değerini de artıran bir unsur olarak duruyor.
Kaçışı mümkün olmayan o gün ve sonrası için hazırlıklı olup olmadığımıza bakmak lazım.
Ömür, insanın en büyük öğretmenidir.
Ömür dediğin şey içerisi doldurulmuş, anlamlandırılmışsa çok şey; boş geçmişse hiçbir şey.
Ömür, yaşanan deneyimlerle şekilleniyor.