1985 yılından beri her yıl verilen Nobel edebiyat ödülü bu sene Peter Handke’ye verildi. Nobel’in edebiyat ve barış alanlarında verdiği ödüller her zaman tartışmaya açılmıştı. Politik olması nedeniyle eleştirilmişti hep, hep de eleştirilecek gibi gözüküyor. Çünkü Nobel bir şekilde her sene bu eleştiriyi haklı çıkarmayı başarıyor. Öyle ya barış alanında 1935’te Mussolini,1939’da Hitler, 1945’te Stalin aday gösterilmişti. Amerika’nın siyasi tarihinin belki de en çok kan dökülen dönemi olan Obama döneminde de Obama’ya Nobel Barış Ödülü verilmişti. Bu arada sadece bu iki alanı eleştiriyoruz. Yoksa Aziz SANCAR Hoca tabi ki başarısıyla, hakkıyla aldı ödülü. Bu sene de haklı çıktık. Nasıl mı? Handke’ye bakıyoruz. Handke, Bosna soykırımını savunan, sanki soykırım olmamış gibi davranan, yazılar yazan biri. Yetmiyormuş gibi Sırp Kasabı diye bilinen cani, katile de övgüler düzen birisi aynı zamanda. İnsan gerçekten soramadan edemiyor: Acaba tam tersini yapsaydı, Bosna’da soykırım var deseydi, Sırplar’ı kötüleseydi de yine ödül alır mıydı? Bu soruya Murat BARDAKÇI “nah alırdı” şeklinde cevap veriyor. Biz eleştirimizi sadece Handke üzerinden yapmıyoruz elbette. Nobel edebiyat ödülü 1960’tan sonra Sovyet karşıtı olanlara, 1980’den sonra da Batı’yı savunanlara verilmiştir. Milliyetçilere, dindarlara, muhafazakarlara hiçbir şekilde verilmemiştir. Hepsinin ortak özelliği dine, genel ahlaki değerlere karşı olmasıdır. Nobel alan yazarlara baktığımızda çoğunda buna benzer bir tutum görüyoruz. Örnek verecek olursak:
Albert CAMUS: Cezayir asıllı yazar, Fransa Cezayir’de katliam yaptığında katliamı destekliyor, ülkesine sırt çeviriyor. Tanıdık geldi mi? Orhan PAMUK: “Türkler 1 milyon Ermeni’yi ve yüz binlerce Kürt vatandaşı katletti” dedi, ülkesine sırt çevirdi. Necip MAHFUZ: Ödülü alan tek Müslüman coğrafya insanıdır. O da Mısır-İsrail savaşında İsrail’i desteklemiş, ülkesine sırt çevirmiştir. Üstelik Cebelavi Sokağı Çocukları isimli romanında Peygamberimize hakaret etmiş, Müslümanları aşağılamış ve oğlancı tanıtmıştır. Alexander Soljenitsin: Rus yazar, Sovyetler’e karşı bir duruş sergilemiş, ülkesine sırt çevirmiştir. Mo Yan: Kitaplarının ana teması Çin tarihine eleştiridir. Avrupa hayranıdır. Çinlidir! Knut Hamsun: Nazilerle işbirliği yaptı. Joseph Gobbels’e hayrandı. Elfriede Jelinek: Feminist yazar. Ahlaka karşıdır. Yazdığı roman pornografik bulunduğu için ülkesindeki eleştirmenler tarafından bile eleştirilmiştir. Harold Pinter: İngiliz yazar, Türkiye’yi ziyaret etmiş, ziyaretten sonra Dağ Dili isminde bir oyun yazmış ve PKK savunuculuğu yapmıştır. Herta Müller: Romanyalı yazar, Almanya vatandaşı olmuş ve ülkesini kötülemiştir, her daim. Mario V. Llosa: Ülkesine karşı, Avrupa’ya hayrandır. Londra’da yaşamıştır. İslam düşmanıdır.
Hepsi için yazabilirim, listeyi uzatabilirim ama gerek yok. Birkaç soruyla yazıyı bitireceğim: Tolstoy gibi bir yazara “muhafazakar” olduğu için ödül verilmemesi normal geliyor mu? Borges, milliyetçi olduğu için? Ya Sartre? Fransız Sartre, Cezayir katliamına karşı çıkmış ve Nobel ödülü verildiğinde (ödülü reddeden tek yazardır) “Alçaklar beni satın almak istiyorlar” demişti!