Bu haftanın dikkat çeken filmlerinden Vurgun’un (The Trust) başrollerini Nicholas Cage ve Elijah Wood paylaşıyor. Ünlü oyuncular filmde iki polis memurunu canlandırıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Alex Brewer ve Benjamin Brewer oturuyor.

Las Vegas Polis Departmanı’nda görevli olan Waters ve Stone, uyuşturucu operasyonuyla ilgili bir belgede yer alan bazı bilgileri incelerler ve bu bilgilerin işaret ettiği yüklü miktarda parayı kendileri yürütmeye karar verir.

Nicholos Cage gibi ünlü ve tecrübeli bir aktörün oynayacağı filmleri seçerken çok daha dikkatli olması gerekir diye düşünüyorum. Hatta dikkatli olmasına bile gerek yok, zaten tecrübesiyle bir filmin nasıl bir yere gideceğini anlayabilecek yetilere sahip olması gerekir.

Belki kağıt üzerinde ve yönetmenlerinin kafasında çok daha fazla anlam ifade eden Vurgun’un perdede çok fazla etkili olduğunu düşünmüyorum.

Film açılış sekansı ile Las Vegas Polis Departmanı’na ciddi eleştiriler getirecekmiş izlenimi veriyor. Bir olay mahalline giden iki polisimizden birisi lakayt diğeri ise ciddi bir havadadır. Amirlerden birisinin derdi ise polisin elindeki haciz biriminde rehin olan bir traktörü damadına hediye olarak alabilmektir. Buraya gelene kadar filmin polis departmanına dair iyi eleştirilere imza atacağını bekliyorsunuz. Karakterleri yoldan çıkan ama bu yoldan çıkmanın da neredeyse hiçbir sebebe dayandırılmadığı filmin senaryosu zayıf şekilde ilerlemeye başlıyor.

Bir suçlunun dosyasını inceleyen Jim Stone (Nicholos Cage) kefalet parası olarak yüklü miktarda para ödendiğini fark eder. Bu olayın peşine düşmesi için altındaki polislerden birisi olan David Waters’a (Elijah Wood) kefaletle serbest kalmış bu suçluyu takip etme görevi verir. Daha sonra ise içlerindeki şeytana uyan bu iki polis suçlunun peşindeyken suçun içinde bulurlar kendilerini.

Uzunca bir süre arka mahallelerdeki bir evde bulunan kasaya girebilmek için neredeyse filmin yarısını harcayan bu iki polisi izliyoruz. Bu süre içerisinde gerilim unsuru olsun diye araya yerleştirilen 1-2 sahne var ama yeterli etkiyi oluşturduğunu söyleyemeyeceğim.

Hele bir sahne var ki anlatmadan geçemeyeceğim. Jim Stone’a oldukça yakından ateş edilen ve boynunu sıyıran kurşunun arkadaki tertemiz duvara neredeyse hiç etki etmemesi gibi ilginç bir sahneydi. Hollywood’un neredeyse en meşhur oyuncularının oynadığı bir filmde böyle basit hataların yapılması filmlerin bazen otomatiğe bağlanmış şekilde çekildiği izlenimi veriyor. Böyle basit hataların yapıldığı filmlere ise ‘iyi’ demeye dilim varmıyor açıkçası.

Çok fazla beklenti içine girmeden gittiğim filmden elim boş döndüm desem yeridir. Nicholos Cage’nin ve Elijah Wood’un gibi isimlerin oyunculukları ile katmaya çalıştığı emeği dahi kurtarmayan bu filme gitmek isteyenlerin biraz daha düşünmesini tavsiye ederim.

Alex Brewer ve Benjamin Brewer kardeşler bu kara mizah filmini aşıp daha iyi işler yapabilecekleri izlenimini veriyor. Ama senaryo konusunda çok daha dikkatli ve derinlikli çalışmalar yapmaları gerekiyor.