Mavi Bisiklet bu yılın en çok konuşulan ve tartışılan filmlerinden biri oldu. Başka festivallerde aldığı ödüller çok fazla tartışılmasa da Antalya Film Festivali ulusal dalda en iyi film ödülü alması bazı çevreleri çok kızdırdı. Bunun sebebi de ulusal yarışma jürisinin uluslararası yarışmada bolca ödüllendirilen Yeşim Ustaoğlu imzalı Tereddüt filminin en iyi film seçilmesini beklemeleriydi.
Zaman zaman bizler de festivallerin jürilerini eleştiriyoruz. Özellikle en iyi senaryo, en iyi yönetmen gibi ödülleri alan bir filmin en iyi film ödülü alamaması gibi… Ama adı üstünde bu bir yarışma, kazananı gibi kaybedeni de oluyor ister istemez. En nihayetinde jürinin takdiridir deyip kenara çekiliyoruz.
Antalya Film Festivali’nde bu yıl sadece bir film izleyebilmiştim. O da Asgar Ferhadi’nin Satıcı (The Salesman) filmiydi. Sinema yazarı veya sektörün içerisindeki arkadaşlardan zaman zaman kulağıma çalınan cümle ise şuydu: “Yeşim Ustaoğlu çok iyi bir film çekmiş. Ama Semih Kaplanoğlu ve diğer jüri üyelerinin işi çok zor, çünkü filmde çok fazla çıplaklık var.” Açıkçası bunları duyunca ben de meraklanmıştım. Çünkü Tereddüt’ün ödül alamaması beraberinde bazı tartışmaları da getirecekti. Ki beklediğimiz gibi oldu. Tereddüt filmi ulusal yarışma bölümünde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı ama en iyi film ödülünü Ümit Köreken’in yönettiği Mavi Bisiklet filmine kaptırdı.
Tereddüt filmini henüz izlemedim. Ama Mavi Bisiklet filmini izledikten sonra Semih Kaplanoğlu’nun jüri başkanı olduğu bir festivale yine katılsa yine en iyi film ödülü alacağı konusunda eminim.
Bazı filmler sizi yüreğinizden yakalar ve bitene kadar bırakmaz. Bittikten sonra da bırakmaz peşinizi. Benim için Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak böyle bir filmdir mesela. Recep ve Mehmet’in maceralarının sadece izleyeni değil birer yoldaşı olursunuz. Hala açıp açıp izlediğim sahneleri vardır filmin. Rahmetli Ahmet Uluçay’a da dua edelim bu vesileyle.
Geçtiğimiz yıl Malatya Film Festivali’nde en iyi film ödülünü alan Kar Korsanları filmi de beni Karpuz Kabuğundan Gemiler yapmak filmindeki gibi çocuk karakterler üzerinden ilerleyen hakkaniyetli hikayesi ile etkilemişti. Mavi Bisiklet filmini izlerken çocuk karakterlerin peşine kendimi çoktan kaptırmış ve yola çıkmıştım.
Babasının şüpheli ölümünün ardından gerçeklerin peşine düşen Ali hem okuluna devam etmekte hem de annesi ve kız kardeşinin geçimine destek olmak için bir oto tamircisinde çalışmaktadır. Babasının ölümünden sorumlu tuttuğu kişilerden kendi çağında intikamlar da alan Ali’nin bir de Yusuf adında arkadaşı var.
Ali ve Yusuf sınıflarındaki arkadaşlarının ötekileştirdiği iki çocuktur. Ali okul başkanı Elif’e sevdalıdır. Okula yeni gelen bir çocuğu kendisine rakip olarak gören Ali, tüm okulun yaptığı oylama ile başkan seçilen Elif’in yerine de müdür tarafından o çocuğun getirilmesi üzerine iyice kinlenir. Elif’in hakkını savunmak için çeşitli yollar dener. Çünkü Elif oylama yöntemiyle seçilmiştir ve yerine gelecek olan kişi de o şekilde seçilmelidir. Ali ve Yusuf kendi yöntemleriyle adaleti aramaktadır ama meselenin arka planında bilmedikleri olaylar cereyan etmektedir.
Tüm bunlarla birlikte Ali’nin dünyasını süsleyen bir mavi bisiklet hayali vardır. Ali o bisikleti alsa hayatındaki bütün olumsuzluklar bir anda sonra erecekmiş hissine kapılıyoruz. Filmin neredeyse tamamında gördüğümüz mavi renk hakimiyeti ise filme ayrı bir hava katmış.
Ali ve Yusuf’un hikayesi aslında yetişkinlerin dünyasına uyarlanabilecek bir hikaye. Adalet, hak mücadelesi ve sevginin çocuklar üzerinden anlatılması çoğu konuda olduğu gibi etkili bir yöntemdir. Mavi Bisiklet filminin de bunu başaran yapımlar arasında yer aldığını söyleyelim.
Mavi Bisiklet yılın en güzel yerli filmlerinden. Derdini iyi seçmesi ve onu doğru şekilde anlatmaya çalışması da takdire şayan. Yanı başımızda çocukların her gün zalimler tarafından katledildiği bir dünyada sadece rol icabı üzülen çocukları daha fazla görebilmek duasıyla…
*****
Yönetmenlik Akademisi’nde sertifikalar dağıtıldı
KADEM Konya Şubesi, Meram Belediyesi ve Sinefesto işbirliği ile düzenlenen Yönetmenlik Akademisi’nde katılımcılar sertifikalarını önceki gün aldı. KADEM Konya Şubesi’nde düzenlenen sertifika törenine KADEM Konya Şubesi Başkanı Kübra Solak, Sinefesto Yayın Yönetmeni Serkan Baştimar ve Diriliş Postası Gen. Yay. Yön. Yrd. Fatih Mutlu katıldı. Açıkçası o güzel etkinlikte benim de mutlaka orada olmam gerekiyordu ama (insanlık hali) uyuyakalıp uçağı kaçırdım.
Yaz aylarında düzenlediğimiz eğitimde yaklaşık iki ay boyunca Konyalı kardeşlerimiz ile bir araya geldik. Eğitimde Mustafa Kara, Haluk Piyes ve Ufuk Bayraktar gibi kıymetli isimleri gençlerle buluşturduk. İstanbul dışında düzenlediğimiz ilk atölye olduğu için açıkçası heyecanlıydık. Karşımızda aynı heyecana sahip arkadaşları görünce ise çok daha mutlu olduğumuzu belirteyim. KADEM Konya Şubesi’nin böyle bir eğitime öncülük etmesi ve bir ilki gerçekleştirmesi ise bolca teşekkür ve takdiri hak ediyor. Başta şube başkanı Kübra Solak Hanım olmak üzere Fazilet Ulu, Nilüfer Cengiz, Feyza Dursun ve ismini sayamadığım bütün ekibe tek tek teşekkür etmek istiyorum. Akademi katılımcılarının hayatlarında kalıcı birer iz bırakabildiysek ne mutlu bizlere…