Cahit ağabeyden bu söz, bilirsiniz.
Yeri gelmişken, Mart ayındaki payımıza düşen acılara değinelim istedik biz de.
“Mart ayı, dert ayı” denmiş ama bizim açımızdan Mart ayı adeta bir hüzün ayı…
Tıpkı Şubat ayı gibi.
Aslında taksim edersek eğer, her aya yetecek kadar hüznümüz ve acımız var.
Dilerseniz, 16 Mart tarihine tevafuk eden trajedilerimize bakalım evvela…
Arından yine aynı tarihe denk gelen ve 5. yılına girdiğimiz Suriye meselemize yahut hüznümüze kısaca temas edelim.
Önce Rachel Corrie
ABD’li ama o Gezze’mizin öz kızı…
Yiğit, delikanlı, cesur ve asil!
Siyo Nazilerin acımasız zulmüne itiraz için geldiği Gazze’de, bu alçaklar güruhunca ve hunharca katledildi.
Siyo Naziler binlerce Filistinliyi şehit etmişlerdi ama hiçbirinde Rachel’i katlederkenki kadar gözleri dönmemiş, muvazenelerini yitirmemişlerdi.
Nasıl olur da bir Amerikalı Filistin’in özgürlüğü için mücadele verebilirdi!
Çılgına döndüler ve kahrolası buldozeri, kahraman Rachel’in üzerine sürdüler.
Bir defa yetmedi, iki kez çiğnediler bu asil ruha ev sahipliği yapan bedeni.
Geçenlerde Diriliş Postası’nda yazdığım ‘Kur’an Okumaları’ başlıklı yazıma ilham veren En’am Suresi 128. ayeti, gönlümüze su serpiyor sevgili Rachel adına.
Dileyen oraya baksın.
Bir 16 Mart günü ve bu kez acımızın adı Halepçe
Amerika’nın ipiyle kuyuya inen, işi bittikten sonra aynı iple asılan zalim Saddam’ın, insanlığı taammüden idam eden dehşetengiz katliamının sahnelendiği yerdi Halepçe…
Kimyasal bombalar patlarken Halepçe üzerinde, 5 binden fazla Kürt, an denebilecek kısa zaman içerisinde toprağa düşüyordu.
10 bini aşkın insan ise sakat kaldı…
Sonrasında ise özürlü doğan binlerce çocuk…
Yapılan, kelimenin tam manasıyla soykırımdı.
Ümmetin yetimleri Kürtler için bu, ne ilkti, ne de son.
Şimdilerde bazı ‘Tuncelililer’ (örneğin CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu), 1937 yılındaki Dersim katliamını aklamaya çalışsalar bile 10 binlerce insan, tıpkı Halepçe’deki insanlık suçuna benzer bir biçimde, İhsan Sabri Çağlayangil’in ifadesiyle; “fareler gibi zehirlenerek” katledilmişlerdi.
Ne tuhaf!
Kemalist rejimi aklamak için Dersim katliamını görmezden gelen vicdanını yitirmiş zavallıların torunları, bugün, timsah gözyaşları misüllü Halepçe’ye ağıt yakarlarken, Suriye’de, 200 binden fazla masumun katili olan Esed’le kol kola…
İşin daha da tuhafı, bu vicdansızların içerisinde, her türden ve her kesimden (ama her kesimden) nadan bulunmakta.
Suriye meselemizi ve zalimleri tel’in edemeyen bahse konu nadanları her vesile ile gündeme getirmeye devam edeceğiz elbette.
Şimdilik, işaret etmekle yetinelim.
“Ne çok acı var!..” demiştik başta.
Ama “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferin” yaklaşmakta olduğundan da hiç şüphemiz yok!
“Ve minellahitevfik…”