“Siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz” der Kur’an-ı Kerim. İktidar, milletin yansımasıdır. Dolayısıyla kimsenin devlete kızma hakkı yoktur. Millet iyiyse devlet de iyidir. Müslümanlar olarak kendimiz haram yemediğimizden eminsek başkasından endişelenmeye gerek yok. Babalar eğitim kötü diyeceğine, ben çocuğuma ne öğrettim demeli. Mahallenizde kefil olabileceğiniz on tane Müslüman var mı? Yoksa suç sizde, suç bizde! Bir akademisyen, Beyazıt Camii avlusundaki bir sahafa gidiyor ve “Efendim, sizde Sahih-i Müslim var mıdır?” diyor. Sahaf gülümsüyor: “Evladım. Ben kırk yıldır bu çarşıdayım, bir tane sahih müslim görmedim, yoktur!”

****

Büyük Celali şeflerinden olan Katırcıoğlu eşkıyası af dilemek için 8-10 yaşındaki IV. Mehmet’in huzuruna çıkınca bayılır. “Padişahın, kara kara gözlerinin bakışına dayanamadım, bayılayazdım” der.

Yılların eşkıyasını bayıltan 8-10 yaşındaki bir çocuğun bakışları mıdır yoksa çocuğu değil koca imparatorluğu, bakışlarında da devletin azametini görmek midir? Biz, buradaydık. Bugün korolar halinde sokaklarda devlet liderine küfrediliyor, küfredenler bilmem ne partisinin il başkanı olarak ödüllendiriliyor bir de! İnsanlar devlet bilincinden o kadar uzaklaştı ki, Erdoğan’ı şahıstan öte göremiyorlar, Erdoğan’ın devleti temsil ettiğini anlayamıyorlar. Erdoğan’a hakaret eden; kendi tarihine, kendi devletine hakaret etmiştir. Erdoğan’ın bugün temsil ettiği koltuk; Mete Han’ın, Kanuni’nin, Fatih’in, Abdülhamit’in oturduğu, temsil ettiği koltuktur.

****

Devlet varsa, biz varız. Biz, böyle gördük. Kanuni, Allah’a “Ya Rabbi nezdinde husül bulmadık recam, kabul edilmedik duam olmadı, şehadet isterim” diye yalvararak Zigetvar’a gitti. II. Mustafa, Theiss Suyu’nda ordu yenik düşünce, şok geçirip birkaç gün konuşamadı. I. Hamid, Özü’nün düşüşünden sonra felç oldu ve felçli vefat etti…

Söz konusu devlet, vatan olduğunda ölmek en kolayı bize. Dün böyleydik, bugün de böyleyiz. 15 yaşında kendisini idamla yargıladı devleti, sekiz sene hapis yattı, sonra bir gün devleti sokağa çıkın dedi, çıktı ve şehit oldu Halil KANTARCI. PKK’lı teröristlerin girdiği evi askerine gösterirken, 15 yaşında şehit oldu Eren BÜLBÜL.

Devlet bizim babamızdır. Karşı gelmeyiz. Bir hata yaparsak elini öper, af dileriz. Başkasına kötületmeyiz, yapma dediğini yapmayız. Evimizin direğidir, ölürüz yıkılmasına izin vermeyiz. Ay yıldız da anamızın başındaki örtüdür. Namahreme el sürdürtmeyiz.

****

Yavuz zamanında Venedik elçisi olan Andrea Gritti “Yeniçeriler, güçlüklere dayanıklı askerler, ordularında hiç kadın yok, boş zamanlarında zikrullahla (Allah’ı anmakla) meşgul olurlar” diyor. Bizim ordumuz Allah’ı zikrederdi, daima. Sonrasında ne olduk? ATSIZ’ın Z Vitamini kitabından alıntılayalım: İsmet İNÖNÜ “vatanseverlerin” saldırısından İnönü şehitliklerine sığınır. Şehitler ayağa kalkar. İNÖNÜ kendini tanıtır, şehitler onu kovar. “Ben sizim komutanınızım” der İ. İNÖNÜ. Askerlerden biri öne çıkar: “Sen bizim Allah Allah diyerek şehadete koştuğumuzu görmedin mi de bu ülkede Allah demeyi yasakladın?” der!

Allah’ı zikreden yeniçerilerden; Allah demeyi yasaklayan komutana, başörtülü asker analarını kovmaya, başörtülüleri yerlerde sürüklemeye gelmiştik. Bugün ise tekrar özümüze dönüyoruz hamdolsun. Bugün bu ülkenin askeri yürüyüş yaparken “Allah tektir, ordusu Türk’tür” sloganını atıyor.

*****

Fatih, İstanbul’u fethettiğinde papazlar yanına gelir ve “Biz kendi adalet sistemimizle yargımıza devam etmek istiyoruz” derler. Fatih de kabul eder, sadece bir kez olsun bizim mahkemelerimizi görmelerini ister. Papazlar üç, dört mahkememize katılır ve gelip Fatih’e vazgeçtiklerini, bizim adaletimize güvendiklerini söylerler. Fatih neden dünyanın en büyük lideri? Osmanlı neden çok büyük bir imparatorluktu? Müslümanın bile kuşku duyduğu değil, gâvurun bile güven duyduğu bir adalet sistemine sahipti çünkü.