MÜSİAD ailesine 1996 yılında kamu ve özel sektörde kısa tecrübelerden sonra medya sektöründe taze bir işadamı olarak katıldım. İstanbul Mecidiyeköy’de bir hanın üst katlarında mekânları dar ama gönülleri ve ufukları geniş insanlarla karşılaştım. “Yüksek Teknoloji Yüksek Ahlak” umdesiyle yola çıkmışlar ve bu gaye uğrunda yoğun mesai harcıyorlardı. Basın Komisyonu’nda iki yıl görev yaptıktan sonra aldığım bir çağrıyla kendimi yönetim kurulunda buldum.
Önce kamu görevinden “ötekileştirilen’’ insan olmamak için ayrılmış ancak özel sektörde de aynı zihniyetin uzantıları baş gösterince kendi işimizi yapmaktan başka çare kalmayınca yani mecburiyetten iş dünyasının içine girdim. 80’li yıllarda ve daha öncesinde kamuda hele medya sektöründe değerlerine önem vererek çalışmanın zorluklarını yaşayan bilir.
Yönetim Kurulu Üyesi Basın Komisyonu Başkanı olarak görev yapmaya başladığımda yıl 1998’di. 28 Şubat’ın sıcak günleri… Çorbacılar fişleniyor, İmam Hatip Liseleri, Kur’an Kursları kapatılıyor, üniversitelerde başörtüsü yasaklanıyor. Yani anlayacağınız irtica geliyor, laiklik elden gidiyor, Yeşil sermaye derhal durdurulmalı! Ankara’da sert rüzgârlar esiyor…
28 Şubat’ın kavurucu sıcağında MÜSİAD Genel Başkanı Erol Yarar; özü sözü bir yiğit adam. Söz söylemesini bilen söylediğinin arkasında duran lider olarak hepimize örnek oluyordu. Başkan yardımcıları da aynı davanın yılmaz bekçileri Ali Bayramoğlu, Şekib Avdağiç, Natık Akyol… Genel sekreter Dr. Ömer Bolat, cesur yürek, güçlü hafızasıyla olayları takip eden samimiyet… Daha nice mütevazı kahramanlar… Zor zamanların güçlü, inançlı, azimli kadrosu.
Mecidiyeköy’deki konferans salonunda kara tahta başında Erol Yarar ve Gönüllü Teşekküller’in başkanları millete zulüm edenleri kaydediyorlar. Sonra bu kara tahtaya girenlerin bir kısmının ikbal dönemlerinde hepimizden önde koştuklarına şahit olduk. Ankara ziyaretleri, el ele yürüyüşleri daha nice faaliyetler… Sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM)…
Bir sabah erkenden MÜSİAD’da toplanıyoruz. Ankara’da DGM’de yargılanacağız. Odada konuşurken televizyonun sesini açıyoruz. Ben tepki gösteriyorum: “Hayırdan, milletin iyiliğinden başka ne konuşuyoruz ki böyle bir tedbire başvuruyoruz.’’ Gerçekten 28 Şubat döneminde irticanın odağı gibi algıların oluştuğu yerde sabahlara kadar milletin iyiliğinden, ümmetin kurtuluşundan, insanlığın saadetinden başka bir şey konuşulduğuna şahit olmadım.
MÜSİAD’a dair hatıralarım çok fazla. Zaman zaman acaba bir hatıra kitabı yazsam mı diye içimden geçiriyorum.
1998 yılında başladığım kurul üyeliğim Genel başkan yardımcısı olarak 2005 yılında son buldu. Ancak MÜSİAD başkanı Ömer Cihat Vardan’ın dediği gibi “MÜSİAD’ın emeklisi olmaz rahmetlisi olur. Bir gün Dr. Ömer Bolat Bey aradı. Necmi Sadıkoğlu TGTV (Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı) Başkanı oluyor. UTESAV (Uluslararası Teknolojik Ekonomik Sosyal Araştırmalar Vakfı) başkanlığını üstlenmem için yönetimde karar alınmış. Vakıfta da karınca kararınca “Erdemli İnsan Erdemli İşadamı’’ umdesiyle gök kubbede bir hoş sada bırakmak gayesiyle medeniyetimizin değerleri çerçevesinde faaliyetler yaptık.
MÜSİAD 27 yaşını tamamladı. Yeni genel kurulunu görkemli bir atmosferde Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleştirdi. 12 yıl aradan sonra yeniden yönetim kuruluna katıldım. Yeni yönetimin ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını diyorum. Ben de şükür Elhamdülillah diyerek Bismillah diyorum…