Hastane kuyrukları, IMF yalvarışları, maaşların ödenememeleri, yazarkasa fırlatılmaları vs. hepsi dün gibi hafızalarda.   

Türkiye’nin, AK Parti iktidarları döneminde ekonomik sınıf atladığına, 15 yıl önceki Türkiye ile kıyaslanamayacak derecede bir noktaya geldiğine ancak Kılıçdaroğlu ve iflah olmaz Tayyibofobikler itiraz edebilir. Köyünden tutun da kentine kadar her sosyal sınıf terakki etti. Anadolu’nun en ücra köşesindeki mezraya bile bakın yol, su gibi medeniyetin ölçüsü olan olguların ulaştığını görürsünüz. Hususi olarak orta sınıfta müthiş bir sıçrama yaşandı. Üst ekonomik sınıf ile alt ekonomik sınıf arasındaki uçurum, makas daraldı. Devlet kat be kat büyüdü. Buna rağmen devlette meydana gelen zenginleşmenin topluma, tabana adil ve yeterli bir şekilde yansımadığı, dağıtılmadığı inancı var. Bu meselenin genel kısmı. Bir de meselenin yakın dönemle alakalı olan kısmı var.

Son dönemde toplumda bazı rahatsızlıkların hâsıl olduğuna şahit oluyoruz, bunları dile getirmenin gerekliliğine inanıyorum.

– MTV’ye zam: Evvela %40 gibi fahiş bir oran düşünülmüştü malum. Medyaya, “ekonomiye katkı” amaçlı yapılmak istendiği şeklinde falan yansıdı. O günlerde gerek çevremde gerekse de birçok ortamda “devletimiz eğer sıkıntılı bir durumdaysa böyle dolaylı yollara başvurmasına gerek yok, öyle bir durum varsa arabamı satar devletime feda ederim” yaklaşımı vardı. Sonra Cumhurbaşkanımız mevzuya el attı, (yine yüksek bir oran olsa da) %25’e çekildi.

– Arabalara cam film uygulaması: Nereden, nasıl çıktığı, kimin çıkardığı, ne amaçla ortaya sürüldüğü bilinmeyen, birden hop diye koynumuzda bulduğumuz, toplumun neredeyse tamamına etki eden absürt bir uygulama. Tabakhaneye yetişmesi gereken bir durum varmış gibi alelacele cezalar kesilmesi, insanların mağdur edilmesi büyük tepkilere yol açtı. Akabinde Cumhurbaşkanımız bu hadiseye de el atmak durumunda kaldı. Uygulamanın durdurulması, bir çözüm bulununcaya kadar ceza kesilmemesi kararı alındı.

– Akaryakıt fiyatlarının anormal şekilde yükselmesi: Bu mesele, önceki iki meseleden biraz farklı. Hem mikro hem de makro dinamiklerden kaynaklı bir artış söz konusu. Her ne olursa olsun çok rahatsız edici ve toplumun ekseriyetini zorluyor, sıkıntı veriyor. Benzin, mazot vs. fiyatları aldı başını gitti. MTV’ye zamdan sonra akaryakıt fiyatlarına da böyle zamlar yapılması rahatsızlığı katmerleştirdi, buna bir önlem lazım.

-Sınav sistemi: Eğitimde bir türlü dikiş tutturulamadı. Tabir-i caizse yaz-boz tahtasına döndü eğitim. Akparti iktidarları döneminde toplumun (istisnasız) muzdarip olduğu, herkesçe rayına oturmadığı kabul edilen mesele. Bununla birlikte kültürde de istenilen gelişimin sağlanmadığı aşikâr. TEOG’un kaldırılıp, yerine getirilen yeni sınav sisteminin de var olan yaralara merhem olmayacağı kanısı var. Geleceğimiz olan çocuklarımız için endişelerin devamı demek oluyor bu.

-“Taşeron” meselesi: Bu mesele için “Yılbaşına kadar çözülecek” dendi ancak yılbaşına az bir süre kalmış olmasına rağmen hâlâ somut bir veri, bilgi yok. Bu veri ve bilginin kamuoyuna yansımaması, umutsuzluğa sevk ediyor insanları. Toplum, beklentilerinin karşılanmasını istiyor.

-Asgari ücret: Bu husus da hâlâ bir yara. AK Parti iktidarlarında iyileştirmeler yapılmasına rağmen son dönemdeki olumsuz ekonomik gelişmeler, asgari ücretteki artışları yele verdi.

2019 seçimlerine doğru giderken, özellikle saydığımız maddelerden ilk ikisinden bir bit yeniği kokusu geldiği kanaati var. Dikkat edilmesini salık veririz.

Ressam Bob, “Şuraya da ‘veresiye satan esnaf profili’ni anımsatan bir toplum psikolojisi çizelim” demiş midir?!