MHP’nin yarısından çoğu hayır oyu kullanacakmış, AK Partililerin yüzde onu hayır diyecekmiş. CHP, HDPKK zaten tüm varlığı silahlı ve silahsız güçleriyle hayır diyecek, hayır dedirtecek. DAEŞ ve PKK canlı bombalarla hayır oylarına terör desteği verecek. Almanya dolar ve avroyla saldırmaya devam edecek. ABD, PYD’yi güçlendirip Fırat Kalkanı’nda bizi zor durumda bırakacak.

Geziciler yeniden eylemlere kalkışacak. Suikastlar için düğmeye basılmış, dahili ve harici medya sürekli kara propagandayla hayır kampanyalarını başlatmış bile. Birkaç züppe sanatçı, aydın bozması da hayır için kampanya hazırlığında. Tabii ki devamında Saadet Partisinin genel başkanının hayırcılara verdiği destek var.

Fuzuli diyor ya “Dost bivefa(vefasız), felek birahm(merhametsiz), devran bisükun. (huzursuz)

Dert çok, hemdert (dert ortağı) yok, düşman kavi (güçlü, talih zebun(çaresiz).

Sanırım Tayyip Erdoğan’ın mücadelesini bundan daha güzel anlatan beyit çok azdır. Tayyip Erdoğan, bir konuşmasında “Yeni bir istiklal savaşı daha veriyoruz ve bu yüzden de milli seferberlik başlatıyorum” demesi bu yüzden çok manidardır.

Etrafımız, sağımız, solumuz düşmanlarla, hainlerle, gafillerle doluyken hala birilerinin Tayyip diktatör olmak istiyor, bu değişiklikle Tayyip tek adam olacak algısının peşinde koşmalarına akıl sır ermiyor. Bir dostumuz yazmış, hayır diyenlere bak, ne demek evet dememiz gerektiğini anlarsın, diye. Ama buna rağmen bazıları “Tayyip gitsin de ne olursa olsun” diyorlar.

Peki, “Biz evet veriyoruz, Tayyip’i başkan yapmak istiyoruz” diyelim. Sen hayır verince ne olacağını biliyor musun? Efendim TBMM ve vekillerin gücü zayıflıyormuş, tek adam yönetimi oluyormuş, kuvvetler ayrılığı prensibi ortadan kalkıyormuş.

Eee vardı da şimdiye kadar neden bu kadar darbe, darbe girişimi oldu? Neden her seferinde milletvekilleri tasfiye edildi, anayasa askıya alındı, başbakanlar, cumhurbaşkanları asıldı, görevden alındı? O zaman neredeydi kuvvetler ayrılığı. Asker darbe yapar bizi yönetirse ya da askerin vesayetinde birileri bizi yönetirse bu yönetim meşru, demokratik ama cumhurbaşkanını direk halk seçer ve seçimle gelen yine seçimle giderse kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokrasi askıda falan filan.

Genelkurmay Başkanları Cemal Gürsel, Memduh Tağmaç Kenan Evren, İsmail Hakkı Karadayı, Yaşar Büyükanıt darbe yapar, muhtıra verirse Meclis’in onların talimatlarına uymaları meşru, onların talimatıyla kanun yapmaları, gazetelerin manşetlerine kadar karışmaları demokratik; Erdoğan’ın halkın oyuyla Cumhurbaşkanı olması anti-demokratik tutum ve diktatörlük alameti.

Bize yaptıkları algı operasyonlarıyla diktatör deyince akla Tayyip Erdoğan’ı getirtmek istiyorlar. Bu şekilde kafamızı karıştırmak, bize acaba dedirtip aklımızla oynamak istiyorlar. Bu kadar düşmanca algıya boyun eğenlere olacak mı olacak tabi ki ama bizim acilen bu algıların tesirinden kurtulup savunmayı bırakıp milletin düşmanlarının üstüne üstüne gitmemiz gerekiyor. Başkalarının bizim aklımıza ve oyumuza ipotek koymalarına müsaade etmemiz gerekiyor…