Siyaseten bir ülkede iktidar olan düşüncenin/ ideolojinin/ partinin özgüven sahibi ve gelecekten daha emin olabilmesi için kültürel iktidarı da deruhte etmesi gerekir. Ülkemizde neredeyse son 50 yıldır hep sağ partiler iktidar olmasına karşın, hâkim kültürel iktidar, sol düşüncenin tekelinde oldu. Ne yazık ki son 13 yıldır bu durumda en ufak bir değişim de olmadı. Neden olmadı? Neden bu uğursuz ve bereketsiz sistem değişmiyor? Çünkü biz bu konuda bir dert sahibi değiliz. Çünkü biz, bunun değişmesi için kılımızı kıpırdatma zahmetine girmiyoruz.

Bu kadim konuyu gündeme getirme sebebim; Hacamat dergisinin bu haftaki sayısında Suavi Kemal Yazgıç’ın kaleme aldığı “AK Parti’lilerin umursamadığı bakanlık” adlı yazısını okumam oldu. Yazgıç, o güzel üslubuyla tane tane anlattığı yazısında; olası bir koalisyon kurulması durumunda hangi bakanlığın diğer partiye kolayca verilebileceğini soruşturmuş. AK Parti’lilerin kahir ekseriyeti, Kültür Bakanlığı’nın diğer partiye verilmesinde bir sakınca görmediğini söylemiş… Bilinen bir konuda yeniden canım sıkılmış oldu.

Bir ülkenin manevi/ moral açıdan gidişatını belirleyen, yaşama şeklini, hayata bakış açısını şekillendiren, istikametini tayin eden; ancak bunları gözle görülür bir zaman dilinimde yapmadığı için, bu şekillendirmeyi uzun bir zamana yaydığı için kültürel iktidar olma durumu ne yazık ki bizim camia tarafından umursanmıyor. Umursamadığımız için özgüvenimiz yerlerde sürünüyor. Neşesiz, gudubet, etkisiz bir haldeyiz ya. Çocuklarımız; hiç istemediğimiz, bizi temsil etmeyen, bizim inancımızla, duyarlılığımızla alakası olmayan bir dünyanın sesine kulak kabartıyor.

Dergiler üzerinden gidecek olursak; gazete kâğıdına basılıp aylık yayınlanan kültür edebiyat dergilerine baktığımızda piyasada sadece sol cenahın hâkimiyet kurduğunu görürüz. En çok okunan ilk üç dergi olan Ot, Kafa, Fil’e baktığımızda baştan sona Gezi güzellemesi, Erdoğan nefreti, AK Parti eleştirisi, Nazım Hikmet, Can Yücel, Yılmaz Güney muhabbeti ile dolu sayfalar… Genç kitleye hitap eden, onların hayata bakış açılarını şekillendiren, siyasette duracakları yeri ince ince işleyen bu dergilerin her birinin tirajı da küçümsenmeyecek bir rakamla ifade ediliyor. Piyasadaki yer alan irili ufaklı mizah/ karikatür dergilerini saymıyorum bile…

Bizim camianın şu anda bu kulvarda, gençlerin ilgisini çekecek, inandığı değerleri gümbür gümbür yazacak, savunacak bir dergisi yok ne yazık ki. Bir ara Esra Elönü’nün Deve’si vardı, ancak onu da ilgisiz bıraktık. Küsüp gitti bize. Basit bir durum olarak görülen bu durumu önemsememiz gerekiyor. Zira 7 Haziran seçimlerinde ilk defa oy kullanan iki milyona yakın genç seçmenin neden AK Parti’yi tercih etmediğini, CHP ve HDP gibi sol söyleme sahip partileri neden kendilerine yakın hissettiğini çözmek istiyorsak işe buradan başlamamız gerekiyor. Şu son bilgiyi de yorumsuz olarak paylaşayım: Ülkemizde yayınlanan birçok gazetede kültür-sanat sayfası yok. Ancak Cumhuriyet, Aydınlık, Birgün ve Taraf gazeteleri ise her gün tam iki sayfalarını kültür sanat’a ayırıyor.

Yerimiz bitti ancak konu önemli. Cuma’ya devam inşallah…