Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz yaptığı basın toplantısıyla önümüzdeki eğitim- öğretim yılından itibaren 1-5 ve 8.sınıflarda okutulacak dersleri ve ders müfredatlarının muhteviyatları hakkında açıklamalar yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa yapılan uygulamayla da yeni açıklanan müfredat tüm kamuoyunun değerlendirme ve eleştirisine açıldı.

Milli Eğitim Bakanlığının bu uygulamasını takdirle karşılıyoruz. Bakanlık bu uygulamasıyla müfredatı bile okumadan bulunduğu yerden ahkam kesen dosta da düşmana da hodri meydan dedi. Neyi eksik neyi fazla, neyi yanlış neyi hatalı görüyorsanız yazın bize, dökün eteğinizdeki taşları, dedi.

İşte tam bu noktada bir kaç yazımızın konusu olan Nurettin Topçu’nun ders müfredatlarıyla ilgili yaklaşımlarını paylaşmak, müfredata da katkı sunmak isteyenlere de fikri destek açısından Üstadımızdan bir kaç alıntı yapalım.

Topçu’ya göre ders; gerçeklerin araştırılması olmalıdır. İşin teknik kısmı ancak ilimlerin tatbikatı olarak onlardan sonra ele alınır. Dersler, bazı hayati faydaları sağlamak için bir araç değil, gerçeklerin peşinde koşmak için başlı başına bir amaçtır. İlköğretimin amacı; kalbin terbiyesi, orta öğretimin amacı; aklın terbiyesi, yükseköğretimin amacı ise uzmanlık olmalıdır.

İlkokul; çocuğu kalbi temiz bir maya ile yoğurmak içindir. Orta öğretimde ise aklın Doğu’dan, Batı’dan, her taraftan sızan bütün ışıklarıyla yüklü, metotlu bilgi araştırmaları öğrenciye verilmelidir. Farabi ve Gazali ile Pascal ve Pasteur’ü yan yana yaşatmalıdır.

İlmi, teknolojiyi almak için sınır, ülke tercihi yapılmaz. Ancak ilimi ve teknolojiyi alırken ve kullanırken insanımız Avrupalı gibi makine aşığı değil, ruh ve vicdan sahibi insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi kendi ruh mahiyetimize, kültürümüzü ihmal etmeden garbın ilmini çocuklarımıza öğretmeliyiz.

Bu müfredatı hazırlatan Bakanlığın ve hazırlayan hocalarımızın – ki içerisinde tanığımız kişiler de bulunmakta- bizim hassasiyetlerimizi taşıdığını biliyoruz. Özellikle Fen alanları da dahil olmak üzere değerler eğitiminin yeni müfredatın anahtar kavramı olduğu çok aşikar. Vatan sevgisi, sorumluluk, işbirliği, saygı, sevgi, çalışkanlık, dürüstlük, insan sevgisi, tabiat sevgisi gibi birçok değerin tüm ders kitaplarına ve temalara serpiştirildiğini görüyoruz.

Özellikle evrim teorisinin müfredattan çıkarılmasını büyük memnuniyetle karşılarken Tarih ve İnkılap Tarihi derslerinin duygusallık ve tarafgirlikten uzak, gerçek tarihin bilinmesine yönelik bir müfredatla hazırlanma amacını da takdirle karşılıyoruz.

Müfredatta eksikler var mıdır? Vardır tabi ki. Hatta bugün tam gözüken bir konu, tema bir sene sonra işlevsiz hale de gelebilir ama öz korunur, felsefesi sağlam zemine oturtulursa yeni müfredat Yeni Türkiye için ışık olabilir.

Ancak Bakanlığın bu tarihe not düşülecek yeni müfredat çalışmasına başta öğretmenlerimizin destek vermesi gerekmektedir. Öğretmenleri ayağa kaldıramadığımız sürece tüm bu çalışmalar sadece proje, niyet, kanun ve yönetmelik bazında kalacak ve kadük olacaktır.