Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Gazimagosa kenti sahili kenarındadır ve 1974 yılına kadar turizm cenneti olan bir bölgedir.
Bir dönem Kıbrıs’ın en ünlü turistik yörelerinden bir bölge olan Maraş, ünlü otellerin, restoranların, barların ve eğlence mekanlarının olduğu bir yerdi. Turistlerin akın ettiği bir bölgeydi.
20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra Maraş, bir nevi hayalet şehir haline geldi; yerleşime tamamen kapatıldı.
Maraş, bugün KKTC sınırları içinde ve bu ülkenin tasarruf alanındadır. Bölgenin yerleşime kapalı tutulması ile ilgili BM kararından başka hukuki olarak bağlayıcılığı olan bir taahhüt yoktur. BM kararı da tavsiye niteliğindedir.
Kenan Evren’in açıkladığı gibi, Maraş bölgesi, Kıbrıs meselesine çözüm görüşmelerinde masada güçlü bir koz olarak kullanılmaya yönelik düşüncelerle uzun bir süre yerleşime kapalı tutulmuş ve bu zamana kadar bu uygulama aynen devam etmiştir.
Kıbrıs’ın en önemli turizm ve yerleşim yeri olan Maraş bölgesinin, atıl bir halde belirsizliğe terkedilmesi akıl karı bir uygulama değildir.
1974’lerin siyasi şartları ile şu andaki şartlar aynı değildir. Zaman şartları çok değiştirmiştir. Bu tarihten günümüze kadar gelen süreçte Rum tarafına masada çok tavizler verilmesine rağmen, Kıbrıs meselesinin çözümünde bir adım bile atılamamıştır. Çünkü gerek Rum tarafı ve gerekse Yunanistan’ın Kıbrıs meselesinin çözümünden anladıkları, Adanın tamamen Yunanistan’a ilhak edilmesi ve adada bir tek Türkün dahi kalmamasıdır. Böyle bir durum olmayacağına göre, Kıbrıs meselesi bu çizgide devam edeceğe benzemektedir.
1974’te KTFD ile yönetilmekte olan Türk tarafı, 1983’de bir adım daha ileri giderek KKTC adı ile kendi kendini idare eden bir devlet haline gelmiştir.
O halde, 46 yılda şartların değişmesine rağmen, atıl halde bekletilen Maraş Bölgesinin geleceği ile ilgili kararı verecek olan hangi mercilerdir? Elbette bölgenin hakim siyasi gücü olan KKTC’dir ve Türkiye’dir.
Nitekim yakın zamanda KKTC yönetimi, Maraş’ın açılması ilgili bölgede bir envanter çalışması yapmak suretiyle önemli bir adım atmıştır. Kapalı Maraş Envanter Komisyonu’nun yaptığı çalışma muhtemelen bu zamana kadar sonuçlanmış olmalıdır. Bu önemli ve olması gereken bir gelişmedir.
Maraş’ta metruk binalar ve diğer taşınmazların sahipleri olarak bölgede daha önce yaşayan Rumlar, İngilizler ve daha değişik kişiler elbette vardır.
Fakat şu mutlaka unutulmamalıdır; Osmanlı devleti Kıbrıs’ı bölgenin her alanına hükmeden vakıflar ile donatmıştır. 5 Kasım 1914 tarihinde Kıbrıs’ı ilhak eden İngiltere, bu hukuka riayet etmeyerek Kıbrıs’ta çok sayıda vakıf mallarını kişisel mülkiyete çevirerek dağıtmıştır.
Maraş bölgesinde de Osmanlı döneminde vakıf olarak bulunan çok sayıda taşınmazın olduğu bilinmektedir. Şayet Maraş Bölgesinde mevcut binalar ve taşınmazlar Vakıf statüsünde ise bu durum tespit edilmelidir. Çünkü vakfın hükümleri tüm zamanlarda geçerlidir.
Her ne olursa olsun Maraş artık yerleşime açılmalıdır.
Kıbrıs meselesinin Rumlar tarafından her defasında çıkmaza sürüklendiği, Akdeniz’in enerji havzası olarak önem kazandığı ve Kıbrıs’ın her anlamda ön plana çıktığı bir zamanda Maraş ile ilgili böyle bir karar, siyasi ve ekonomik olarak KKTC’yi rahatlatacak ve elini güçlendirecektir.
Türkiye, bu adımı atabilecek cesaret ve güçtedir.