“Kurtulmak istemeyene hiç bir güç yardım edemez.”

Çok değil daha aylar öncesine dek ülkemizin güneydoğusunda da bir bahar havası esiyordu. İnsanlar gelecekle alakalı planlar yapmaya başlamış, evlerini-barklarını, ata ocaklarını terk edenler geri dönmüş sönen ocakları yeniden tüttürmenin tatlı telaşına kapılmışlardı. En önemlisi yiten umutlar yeşermişti.

Ne olduysa her şey gizli ellerin milletin umuduna dinamit koymasıyla birden değişiverdi. Birileri cinayetler, mayınlar, hendek kazmalar, özerlik ilan etmeler vs vs. ile ülkemizin geleceğine ve umutlarına gem vurmanın telaşına düşüverdi.

Öte yandan yeryüzünde İslamı bilip IŞİD’i lanetlemeyen, yaptıklarını tasvip eden tek bir Müslüman yok iken PKK’nın yaptıklarına net tavır koyamayan, lanetleyemeyen Kürt kardeşlerimizin durumu soru işareti oluşturmuyor da değil. Bizler zaten her Kürt PKK’lıdır mantığında hiçbir zaman olmadık. Bu noktada sesini yükseltmesi ve tavır koyması gerekenler bizatihi Kürt kardeşlerimizdir.

Asıl mesele PKK’ya göre “makbul Kürt” olmak meselesidir.  Çünkü bu zihniyet “Okumayan, eğitim ve öğretim görmeyen, bir meslek sahibi olmayan, ekonomik ve sosyal ve sair anlamlarda gelecek ile ilgili planı, projesi ve umudu olmayan” Kürtleri makbul görüyor.

Böyle olmalı ki, her istediğinde gözü kapalı dağa çıkmaya namzet, sorgulamadan kendilerine dayatılan her direktifi harfiyen yerine getirebilecek kimseler emirlerine amade olsunlar.

Bu vatan topraklarında yaşayan hemen herkes dini, mezhebi ve etnik kökeni vs. her ne olursa olsun her hal ve şartta vatanına sahip çıkmak durumundadır. Hele ki şu anda özel hususiyetler sebebiyle terör kıskacında kendini çaresiz hisseden Kürt kardeşlerimiz net bir karar vermelidir. Her fırsatta isim değiştiren ve Kürtlerin hamisi iddiasındakilere net tavır koymalı. Kimin ne olduğu ve kime hizmet ettiği gayet net ortadadır.

İnsan zor zamanlarda sığınacağı, güveneceği bir liman arıyor. Bu liman değişik zamanlarda değişik biçimlerde kendilerini kullanan, “makbul Kürt” muamelesine tabi tutan PKK/KCK asla olmamıştır, bundan sonra da olamaz.

Bilhassa özerklik ilan edilerek hendek kazmaların yaşandığı günümüzde bölgedeki halk PKK’ya karşı mesafeli durmuş, kendilerine yapılan serhildan çağrılarına karşı da net bir karşı koyuş tavrı sergiledi. Yıllarca sindirilen, korkutulan ve kandırılan insanlar sığınacak ve güvenecek limanın PKK olmadığını çok net gördü. Bir yandan Rusya’yı, bir yandan Almanya’yı, bir yandan ABD’yi ve daha nice gizli gündemli karanlık ülkeleri ardına alan terör örgütü tam bir yenilgiyle karşı karşıya.

Güvenlik kuvvetleri terörist ve halkı gayet net bir ayrıma tabu tutarak verdiği mücadelenin semeresini er-geç alacak. Salt olarak güvenlikçi politikalara bel bağlamadan verilen bu mücadele tamamlayıcı öğelerle olumlu bir nihayete erecek.

Şuan ki aşamada Kürt kardeşlerimiz cesur bir karar verecek. Terörle arasına mesafe koyduğunu deklare edecek; kendi gelecekleri ile ilgili kararı yine kendileri verecek. “Gidecek başka yerimiz mi var?” diyen herkes tavrını netleştirecek ve “Bu vatan kimin?” sorusuna “Bu vatan benim” cevabını “ama”sız, göğsünü gere gere verebilecektir.

Bana göre olan bitenler karamsarlığa değil umuda işaret ediyor. Girilen yoldan geri dönmeden gelecek planlarımızı el ele, gönül gönüle yapmanın tam zamanı. Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın, dostça ve sevgi ile kalın.