Her şey HDP’ye mi bağlı

“Kemal Bey, siz CHP’nin başına gelmiş en büyük belasınız.”

Şu ana kadar muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarından seçildikten sonra yapacakları ile ilgili tatmin edici bir şey duymadım.

Birkaç tane beğendiğim vaadi ise söyleyenin yapacağından müthiş şüpheliyim. İnandırıcı, samimi gelmedi. Sanki “alışverişte görsünler” babından söylenmiş izlenimi oluşturdu bende.

Bu seçimde de kimin kim ile olduğu finale yakın belirleyici olacağa benziyor.

Ülkemizde kesimler hangi ittifakı destekleyeceklerini deklare etmeye devam ediyorlar. Benim dikkatimi çeken ise sıradan vatandaşların kişisel kanaatlerini çok da ortaya sermemeleri. Polemikten adeta bıkanlar böyle bir refleks geliştirerek işin içinden çıkmayı başarmışlar.

Haksız da sayılmazlar. Her ne söylerlerse söylesinler mutlaka birilerinin hoşuna gitmeyecek neticede de aşağılamaya varan kısır tartışmalara kapı aralanacak ve böyle sürüp gidecek. Yok yere kalp kırmanın da ötesine geçilip kafa-göz kırmaya vardırıldı.

Neyse adaylara falan dönelim.

Aday olmayan ama CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun son açıklamaları bazı CHP’liler başta olmak üzere herkeste bir rahatsızlık meydana getirdi.

Hatta Nihat Genç “Kemal Bey, siz CHP’nin başına gelmiş en büyük belasınız.” diyerek burada aktarmak istemediğim kelimelerle ithamlarda bulunmuş ve hatta “O bildiriyi PKK yazsa, bu kadarını yazabilirdi” diyerek tümden farklı şeyler peşinde olmakla suçladı.

240 sayfalık bildiride FETÖ’den tek bir satırın olmaması ister istemez dikkatleri çekiyor.

Açık açık “HDP mutlaka barajı aşmalı” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin neyi amaçladığını İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor.

HDP’lilerde ise olumlu olabilecek manada en ufak bir değişim yok.

Recep Tayyip Erdoğan’ı tek adamlıkla suçlamaktan çekinmezken bir sonraki cümlelerde Abdullah Öcalan’a methiyeler düzmeler “O ne diyorsa tek doğu odur, tek lider odur“ denmeye devam ediyor. Buldan Fox TV’de şunları da söyledi: “PKK ile bir bağımız yok… İnsanlar kendini koruyabilmek için hendek kazdı… Sayın Öcalan, PKK ile birebir bağlantılıdır, PKK da Öcalan’ın söylediklerine bağlıdır… Kandil’e gittik, PKK yetkilileriyle bir görüşme yaptık.”

Herkes binlerce, yüz binlerce kez söyledi. HDP bir siyasi parti olmak iddiasındaysa şiddetle ve terörler arasına mesafe koymalı diye. Ama Selahattin Demirtaş’ın Ahmet Hakanı bile bezdirecek esprilerle harmanladığı cümlelerinin hiç birinde PKK’a, Abdullah Öcalan’a eleştiri yok.

CHP lideri ise “HDP barajı mutlaka aşmalı ve meclise girmeli” diyor.

CHP’nin seçim beyannamesinde yer alan özerklik maddesi ile ilgili olarak HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın ağzı kulaklarına varıyor. “CHP’nin bu konuda bizimle aynı noktaya gelmesi sevindirici”diyor. HDP Milletvekili adayı Ferhat Tunç da “24 Haziran’da HDP baraj altında kalırsa hepimiz kaybedeceğiz, CHP’de kaybetmiş olacak” ifadelerini kullanıyor.

 “Hepimizin tek amacı AKP’den kurtulmak. Erdoğan’dan kurtulmak” diyen Buldan tüm muhalefetin ve pek çok batı ülkesinin görüşünü özetliyor.

Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan da “HDP olayı” başlıklı yazısında, 7 Haziran seçimlerini hatırlatarak AK Parti’ye karşı HDP’nin barajı geçmesinin önemli olduğunun altını çizmiş.

Kim ne derse desin elbette son takdir yine milletin olacak.