Ülkemizin yürüttüğü “bağımsızlaşma siyaseti”nin etkileri sadece memleket topraklarında değil, tüm coğrafyamızda güçlü bir şekilde hissediliyor. Öyle ki, uzun yıllar Komünist bir yönetim altında yaşamak zorunda kalan ve Batı ile Rusya’nın ellerini bir türlü üzerinden çekmediği Macaristan‘da dahi Türkiye’nin bu “dik duruşu”nun bölge ülkelerine ilham verdiğini gözlemlemek mümkün.

Cumhurbaşkanımızın Macaristan’a yaptığı ziyarette tanık olduğumuz en önemli şey şüphesiz buydu. Bölgemizden “terörün kökünü” kazıyarak, emperyalist hesapları boşa çıkartmak için başlattığımız uzun soluklu mücadelemizde Macaristan, sergilediği tavırla sadece Türkiye’nin yanında yer almakla kalmadı. Bu ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanımızla ikili temaslarda bulunan Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader ve Başbakan Viktor Orban, ülkemizle ticaret hacmini 2,5 milyar dolardan, 6 milyar dolara çıkartma kararlılığında olduklarını da ifade ettiler. Macaristan bununla da yetinmedi ve FETÖ ile mücadele kapsamında ülkemize etkin destek vereceğini dünyaya ilan etti.

BÖLGE HALKLARINA GÜVEN VERİYORUZ

Türkiye “kendisini yalnızlaştırma ve dünyadan tecrit etme” girişimlerine karşı, hem ABD hem de Rusya ile antlaşmalar yaparak güçlü bir aktör olduğunu gösterirken; bölgesinde “güven duyulacak kudret ve istikrara sahip bir devlet” olarak da öne çıkıyor.

Buna karşın terörle ve efendileri olan emperyalizmle mücadelemizde bizi yalnız bırakan ve iddialarıyla gerçekliği bütünüyle farklı olan İran gibi bölge ülkeleri, “fitne ateşinin kendilerini yakmaya” başladığını görüyorlar.

Cumhurbaşkanımız, ambargolarla sıkıştırıldığında dünyada sadece Türkiye’nin yanında yer aldığı İran’a, Barış Pınarı Harekâtı’ndaki olumsuz tavırları sebebiyle“kırgın” olduğunu gizlemiyor.

FİTNE DEĞİL, ADALET VE MERHAMET KAZANIYOR

Irak’ta üstelik Şii nüfusunun yoğun olduğu Basra, Necef ve Kerbela gibi İran’ın nüfuzunun yoğun olduğu kentlerde dahi İran karşıtı protestoların iki aya yakındır sürmesi, coğrafyamızda “fitne”nin değil, Türkiye’nin tarihsel misyonu ve duruşunda ifadesini bulan “merhametle yaklaşım” ve “halkın iradesine saygı” anlayışının üstün geldiğini gösteriyor.

Türkiye, komşuları arasında husumetleri arttıran, nüfuz alanını artırmak için fitne üreten değil; barış taşıyan ve dirilten bu duruşunun meyvelerini yakın zamanda toplayacak. Devletimizin kararlılığı ve Mehmetçiğimizin teslim alınamayan, diz çökertilemeyen iradesi tüm bölgede umudun adı haline gelmiş durumda.

Öyle ki bu umut, Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle tüm coğrafyada “dirilişin mücahitlerini” öbek öbek çoğaltırken, terörü ve efendilerini yok edip bitirecek.