Hain darbe girişimi ardından, OHAL uygulamasının konuşulmaya başlandığı ilk günlerde sosyal medyada “Milletinin SADIK HİZMETKÂRI bir ordu hayalim var!..” başlıklı bir paylaşımda bulunmuş ve şunları söylemiştim:

“En yeni yetme çağlarında, vatanlarına hizmet etmek ve gerekirse de bu uğurda ölebilecek şerefli subaylar olarak yetiştirilmeleri arzusuyla askeri okullara teslim ettiğimiz yavrularımız ne yazık ki okullarında, anne baba, akraba ve yakınlarının değer ve inançlarına düşman kesilebilecek şekilde ‘siyasi’ güdülemeye maruz kalmakta ve millet iradesi, demokrasi, insan hakları, tarihsel bilinç, dini-milli değerlerin kutsiyeti vs. gibi kavramlardan bigâne yetiştirilmekte… Şimdi bu vesileyle, cunta, darbe, muhtıra vs. gibi aşağılık kavramların bundan sonra yetişecek subay adaylarının zihinlerinden ilga edilip, belleklerinden tamamen kazınması adına yapılması gereken şey okul binaları dahil, tüm eğitim öğretim müfredatlarının değiştirilip kontrol edilebilir şekilde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasıdır. Bu genç subay adaylarının örnek alacak kahramanların, millet iradesini yok etmeye çalışan hainler karşısında yiğitçe duruşlarıyla şehit olan subaylar olduğunun tam manasıyla kavratılmasıdır… Mesela yeni askeri okullara başta Şehit Astsubay Ömer Halisdemir olmak üzere, bu kalkışmada şehit düşen polis-asker-sivil kahramanların isimleri verilmeli, yeni yetişecek subaylar bu kahramanların öyküleriyle yetişmelidir… Kuleli ve Harp Akademileri de acilen kapatılmalı, darbeci döneme ait tüm hatıralar hafızalardan tamamen silinmeli, tüm eğitici personel de görevlerinden uzaklaştırılmalı, hatta suçları tespit edilenler tutuklanmalı, çapsız iğvalarıyla daha fazla hain yetiştirmelerinin önüne geçilmelidir. Darbe üreten tüm eski askeri okullar kapatılmalı ve müfredatı acilen değiştirilerek yeni kampüslerde, yeni öğretmenlerle gerçek subaylar yetiştirmek üzere harekete geçilmelidir. Günü kurtarmakla yetinemeyiz, umarım işte bu OHAL esnasında bu işler de çözülür ki, milletin Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümetten en büyük beklentisi budur şimdi. Köklü bir reform yapılmaz ise, maalesef bu işler hep böyle devam edip gidecektir.”

Bu yazıyı kaleme almam üzerinden henüz 10 gün geçmemişken hükümetin aldığı bir dizi seri kararla zikrettiğimiz hususlarda reforma gidileceğini açıklaması yüreklerimize su serpmiştir. Ayrıca darbe girişimi esnasında suçu ve ihmali görülen askeri personelin görevden uzaklaştırılması çok yerinde olmakla birlikte, bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde sürmekte olan YAŞ toplantısının da ülkemizin geleceği adına hayati bir öneme haiz olduğunu vurgulamakta yarar görüyorum. Zira görevden alınan ya da tutuklanan askeri personelin yerine getirilecek rütbelilerin belirlenmesi işi, yeniden elim 15 Temmuz’ların yaşanmaması açısından oldukça büyük bir titizlik gerektiriyor. Yeni askeri okullarımızda yetişecek yerli ve milli subayların geleceğe ilişkin kaygılarımızı gidereceği açıktır ancak, bugünü güvenceye alınmamış güzel bir gelecekten söz etmek de zordur.

Bazıları ordu ve diğer kamu kurumlarından bunca personelin ihracıyla ilgili bazı itirazlar ileri sürmeye çalışıyorlar, kimi safiyane kimisi ise hince… Beyler, bu milletin Meclis’i bombalanmış, Cumhurbaşkanı kendi askerlerince öldürülmek istenmiş, istihbarat örgütü ve Genelkurmay’ı işgal edilmek istenmiş, Özel Kuvvetler’de katliam yapılmış, bu milletin ordusu bu milletin üzerine sürülerek yüzlerce sivili öldürüp sakat bırakılmıştır. Bu milletin en büyük zenginliği insan kaynağıdır ve her türlü bedeli öder ancak ihanete asla geçti vermez ve affetmez… İnsanımız boldur, hainlerden boşalacak yerlere getirilebilecek, binlerce nitelikli ve “Milletinin sadık hizmetkârı” olmaya aday yiğit vardır… Yeter ki, doğru seçmesini bilelim…

Şair diyor ya: “Mızıka çalındı düğün mü sandın?”

Ben de “Ulan FETÖ’ye tapan darbeci şerefsiz, sen bu milleti iradesini yok edebileceğin kendin gibi haysiyetsiz bir uşak mı sandın?” diyerek sözlerime son veriyorum…

Selam ve duayla…