Referandum süresince yalan söylemekten ve söylediği yalanlarla algı oluşturma amacından başka ideali olmayan bir kesimin propagandalarına maruz kalarak son güne geldik.

Söyledikleri yalanların yanına on sekiz maddeyi hiç okumadıklarını da eklersek bu süreçte bu kadar kendinden emin bir şekilde yapılan ‘Hayır’ propagandasının sebebi sadece yalanla oluşturulmaya çalışılan algı operasyonlarının olduğu açık bir şekilde kendini gösteriyor.

Referandum sürecinin ilk aşamasında ‘Hayır’ oylarının yükselişte olduğunu ifade eden kamuoyu araştırmaları esnasında gayet insancıl bir propaganda süreci yapan ana muhalefet partisi ve yöneticileri sonradan ‘Evet’ oylarının yükselmesi ile zihinlerinde gizledikleri belli olan asıl düşüncelerini ortaya çıkarıp Ege denizine ‘Evet’ oyu verecek vatandaşları dökme tehdidinin yanında propagandalarına İslam dinini de alet etmeye başladılar. İronik demek artık klişe olacak ama gerçekten sürecin ironik kısmı İslamiyet’i siyasete alet etmekten şikâyetçi olan ana muhalefet partisinin artık kendisinin aynı kozu kullanmaya başlamış olması.

Milletin dini vecibelerini ve değerlerini yasaklayan CHP hükümetlerinin aldığı kararları ortadan kaldırmak AK Parti’nin bu millete verdiği bir sözdü ve o sözünü yerine getirmenin mücadelesini de uzun yıllardır vermekte. Dini değerleri laiklik maskesi adı altında yasaklayan ama referandum süreci hatırına hatırlayanların asıl dini siyasete alet ettiklerini anlayamaması ise ayrı bir talihsizlik. Hoş bunu anlayabilecek veya olaya bu açıdan bakabilecek bir muhalefete sahip olmadığımız ise yıllardır malum olan bir durum.

Son günlerde ‘Evet’ oylarının artışa geçmiş olmasından olacak ki Deniz Baykal’ın ülkemizdeki referandum sürecini Libya ve Irak ile kıyaslayarak yorumlaması, Kaddafi ve Saddam Hüseyin’in son günlerinden alıntılar yaparak siyaset açısından kendince bazı hususlara dikkat çekip yine kendince uyarılarda bulunması da burada dursun.

‘Evet’ veya ‘Hayır’ her oyu veren her vatandaşımız kıymetlidir. Lakin bir dakika! ‘Hayır’ oyu verin diye propagandasını bir muhalif parti gibi yapmaya çalışan PKK ve uzantıları gözümüzde teröristtir. Bu da nettir.

‘Hayır’ oyu veren vatandaşlarımızın kendi düşünce sisteminden on sekiz maddeyi okuyup karar vermeleri saygıya değerken bu vatandaşlarımız kırılacak diye ‘Hayır’ oyu verin diyen PKK-FETÖ ve uzantılarına da sessiz kalmamızın beklenmesi de bir o kadar tuhaflık içermektedir desek yanlış olmaz.

Bu süreç içinde yaşanan o kadar çelişkiler ve ortaklıklar var ki ülke siyasetini anlamamız açısından verimli olmanın yanında şaşkınlıkları da yaşadık ve sonuna geldik. Pazar günü sandığa gidiyoruz. Ülkemizin, devletimizin ve milletimizin geleceği açısından iyi olan ne ise sonuç da o olsun. İyi referandumlar Türkiye’m.