Unutun bildiğiniz tüm devrim öykülerini bayanlar baylar.
Yarın inşallah inşa sürecinde yer aldığımız bir devrim öyküsünün son cümlesi yazılacak.
Tarihçi torunlarımızın “Millet çok önemli bir kavşakta kararını verip yönetim sistemini değiştirerek sessiz bir devrim gerçekleştirdi” yazacakları günlere şahitlik ediyoruz.
İlk cümlesi 50 yıl önce yazılmıştı bu öykünün. Yola düşenler farkındaydı önlerine çıkacak engellerin. Yol engebeliydi ve uzundu. Bir kelime dahi yazılamayan günlerden geçildi. Bazı günler sadece bir harf ilave edilebildi.
Hayatları boyunca şu ülkenin iyiliği adına olumlu bir cümle kurmayanlar, bu dünyada bulunma gayeleri yazılanları silmek olanlar, ellerinde silgi, sürekli silmeye çalıştılar. Başardılar da zaman zaman. Sildiler bir kısmını ama hiçbir zaman sıfırlayamadılar.
Öykünün en önemli cümleleri geceleri yazıldı. Eller semada diller duadaydı…
Ve yine bir gece, öykümüzü silemeyeceklerini anlayan bir çete, saldırdı tankla tüfekle, defterimizi yakıp toptan yok etmek üzere.
Öykünün ana gövdesi milletçe yazıldı işte o gece.
Şöyle yazmışız aziz milletimize hitaben 15 Temmuz için:
“Öyle güzeldin ki o gece
Unuttum belletilen tüm devrim öykülerini…”
Evet unutalım.
Darbecilerin, yazdıkları Anayasaları silah gölgesinde tasdik ettirme oylamalarını saymazsak, Millet kendi iradesiyle ilk defa bir Yönetim Sistemi değişikliği gerçekleştiriyor.
Belki birçoğumuz farkında değil ama bu bir devrimdir.
Teknik ayrıntılarda boğulmadan, muhalefetin art niyetle vukuu mümkün olmayan ihtimalleri öne sürmesine takılmadan bakıldığında yalın bir gerçeklik var karşımızda:
Türkiye’yi artık halkın yüzde ellisinden fazlasının oyunu almış Başkan yönetecek. Reform çapında hamlelerle halledilebilecek problemlerin çözümü hızlanacak ve çocuklarımız inşallah daha müreffeh, daha huzurlu bir ülkede yaşayacaklar.
Devrimler sancısız olmaz.
Olsun.
Çekilen her sancı mutlu sonu, her öykünün sonuna konan nokta da yeni bir öyküyü muştular.