Merkezi Tobruk’ta bulunan Temsilciler Meclisi’nin Başkanı ve Libya’nın doğusuna hakim olan General Halife Hafter’in 6 Türk vatandaşını alıkoyması tüm dikkatlerin tekrar Libya’ya çevrilmesine sebep oldu.
Libya, Türkiye ile tarihi, kültürel ortak bağlara sahip, Afrika’nın kuzeyinde ve Doğu Akdeniz sahilinde stratejik öneme haiz bir ülke.
Osmanlı devleti, Balkan savaşları ile uğraşırken İtalyanların işgaline uğradığı 1911 yılına kadar Osmanlı yani Türk toprağı. Bizim için, Ankara ile Bingazi’nin, Konya ile Trablusgarp’ın arasında bir fark yoktu.
İtalyanlar Libya’yı işgal edince Mustafa Kemal Paşa ve Enver Paşa buraya giderek yerel halkı teşkilatlandırmış ve işgale karşı direnişe hazırlamıştı.
4 Temmuz 1918’de Osmanlı tahtına çıkan son padişah Sultan Vahdettin’e kılıç kuşatan da, geleneklerin aksine Libyalı Şeyh Ahmed Sunusi’ydi.
Uzun yıllar sömürgeye direnen Libya, 1951 yılında bağımsız olmuş ve 1969 yılından itibaren de Kaddafi tarafından yönetilmeye başlanmıştı.
Libya’yı sömürgeci ülkeler için cazip kılan, sahip olduğu petrol ve doğalgaz. Kükürt oranı düşük kaliteli petrolü, ticaret, turizm ve diğer kaynakların yanı sıra stratejik önemi Libya’yı sürekli göz önünde tuttu.
“Arap baharı” dalgasında ilk kıvılcımın başladığı ve alev aldığı yelerden birisi Libya’ydı. Bu kıvılcım sırasında Kaddafi, kendi halkı tarafından 2011 yılında vahşice ve ilkelce öldürüldü.
Millet bilincinden uzak, kabile geleneğinin ağır bastığı ülke, bu tarihten sonra iç kargaşanın, fakirliğin, sefaletin ve istikrarsızlığın içine yuvarlandı ve halen de devam ediyor.
Bu gün ülke ikiye bölünmüş durumda ve eski günlerini arıyor. Bir tarafta Türkiye ile BM ve AB tarafından da desteklenen Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ve diğer tarafta Fransa, Rusya, BAE, Mısır gibi ülkelerin desteklediği Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi.
Ülkeyi kaosa sürükleyen ise Tobruk Merkezi güçlerin başı, daha önce Kaddafi’nin yanındayken sürgüne gönderilen ve yıllarca ABD’de kalan General Hafter.
General Hafter, Türkiye’nin karşısında olan Ortadoğu’daki ülkelerin desteğini alarak tüm gücüyle Trablus üzerine yüklenmiş durumda ve temel amacı da petrol bölgelerini ele geçirmektir.
Eylem ve söylemlerinden bir Türk düşmanı olduğu bilinen Hafter’in 2014 yılından beri olan faaliyetleri ve son dönemdeki saldırgan hareketlerinden Libya’nın pek iç açıcı olmayan günlere doğru ilerlediğini görülmektedir.
2011 yılından beri olan iç çekişmelerde günlük petrol çıkarımı 1 milyon 700 bin varilden, 700 bin varile düşmüş ve halk fakirleşmiştir.
Libya’da birliği sağlayacak ve ülkeyi tekrar eski haline getirecek bir güç yoktur. Bir nevi Suriye’nin başına gelen felaket, Libya’ya da yaklaşmaktadır.
Libya’yı bu duruma sürükleyen güçlerin amacı masum Libya halkına huzur getirmek değil, ülkenin yer altı kaynaklarına hakim olmaktır.
19. yüzyılda yaşayan Libyalı şair Ahmed es- Şarif, Libyalıların duygularına o dönemde şu şekilde tercüman olmaktadır:
-Varlığımızı yüce değerler uğruna harcar ve de asla üzülmeyiz.
-Trablus’ta nice aslanlar vardır ki, ülkeyi ve inini korurlar.