Orta Avrupa turumun Balkanlar durağında Sofya’ya uğruyorum. İlk bakışta kendi halinde bir şehir. Her yer Türk turist dolu. Birçok otobüs firması günde birkaç sefer düzenliyor. Ayrıca turların ardı arkası kesilmiyor. Sebep ise üzücü. Necip milletimizin hatırı sayılır bir kalabalığı buraya kumar için geliyor. Adım başı kumarhaneye rastlıyorsunuz. Taksiciler kadın isteyip istemediğinizi soruyorlar. Canım sıkılıyor ama elden ne gelir. Madalyonun öbür yüzü de var.

Bendeki Bulgar Türkleri tarihi ise ıstıraplarla dolu.“Bulgaristan’ın nüfusunun 3 milyon 206 bin 500 olduğu 1876-1885 yıllarında Türkler 1 milyon 801 bin nüfusla bu ülkenin yüzde 57’sini teşkil etmekteydi. 1878 yılında büyük Bulgaristan Devleti’nin kurulmak istendiği bölgede ise 2.5 milyon Bulgar’a karşılık 4 milyon Bulgar olmayan nüfus vardı ve bunların yaklaşık 3 milyonu Türk’tü. Osmanlı-Rus Harbi sırasında ve Bulgar komitacılarının zulmüyle 350 bin Türk ölmüş; 600 bin civarında Türk de Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Bunlara rağmen Türk nüfusu artışını sürdürmüştür. Zira Bulgarların doğurganlık oranı yüzde 0.9, Türklerin ki ise yüzde 0.32’dir. Bunu fark eden Bulgarlar, katliamlarla ve göçlerle yok edemedikleri Türk nüfusunu, inkar ve asimile ile yok etmeye çalışmışlardır.”

Gezerken birbirine yakın iki ibadethane ile karşılaşıyorum.Biri BanyabaşıCamii, az ilerde ise bir kilise var.Daha önce Sofu Mehmet Paşa Camii imiş. Bir ara cephanelik olarak kullanılmış, şimdi ise kilise. Birde esir camiler var. Devletdairesinin bahçesinde kalmış. Bizi içeri almıyorlar.Hemen karşısında bir cami daha tarih müzesi olarak kullanılıyor. SiyavuşPaşa Camii’ni buluyorum.Bina bugün (2009) Bulgar Ortodoks Kilisesine bağlı Sveta Sofya Kilisesi olarak hizmet veriyor. Yani Sofya’daki 170 vakıf eserinden bir ikisi hariç hepsi bir şekilde amacının dışında kullanılıyor.Esir olduklarını düşünüyorum.

Bu üç paragraf, bu üç fotoğraf içimi acıtıyor. Esir camileriyle, katledilmiş, işkenceler maruz kalmış,sürülmüşMüslüman Türklerle andığımız Sofya şimdi akın akın kumar ve kadın için gelen Türklerle dolu. Aklıma Ayasofya geliyor. İnadına ibadete açılmalı diyorum.

Düzeltme ve özür: 8 Mayıs 2015 tarihli, Cuma günkü nüshamızda Şahan Çoker’in yazısı yerine, yanlışlıkla İlhami Atmaca’nın daha önce yayınlanan bir yazısı kullanılmıştır. Her iki yazarımız ve okuyucularımızdan özür diliyoruz.