Bayramlar bazen yazı konularının şekillenmesine vesile olur.
Elinde çekiç olan, her şeyi çivi olarak görürmüş.
Farklı bir konuyla ilgili olsa da ben bu sözü yazarlığa da yorarım.
Bizim zihnimiz sürekli yazıyla meşgul olduğu için bazen kanadı kırık bir serçenin çırpınması bize ilham kaynağı olabilir.
Bazen bayramda kendi çocuğu uzaktayken elini başkasının çocuğuna öptüren bir babanın gözünden dökülen yaş, bazen savaşta tüm sülalesini kaybetmiş Gazzeli bir çocuğun arşa yükselen feryadı...
Konuyu fazla dağıtmadan...
Geçenlerde yazdığım bir yazıdan sonra Ankara'dan bir kardeşimiz;
“Bizden rapor istendi biz de Genel Merkez’e sizin önerilerinizin önemli bir kısmını ilettik.” deyince belki köylülerin beklentisine de kulak veren olur düşüncesiyle kaleme aldım bu yazıyı…
Bu bayramda da benim kaleme siyasetten anlayan köylüler can verdi.
Bu köy Anadolu'nun en muhafazakâr köylerinden biri...
Genelde Millî Görüş çizgisi dışında herhangi bir partiye oyu nasip olmamış bir köy.
Millî Nizam, Millî Selamet, Refah, Fazilet Partisi ve son olarak da AK Parti en yüksek oyu almış bu köyde.
Tabii benzer köyler de vardır illaki ama meramım anlaşılmıştır inşallah.
Bu köy, bu bayramda farklıydı.
AK Parti yine diğerlerinden fazla oy almış ama köyün insanlarında eski heves kalmamış.
Eskiden, birkaç tane yaşlı insanın sehven CHP'ye oy verdiği bir köyden söz ediyorum.
Şimdilerde CHP'ye bile hatırı sayılır oy çıkmış.
Soruyorum köylülere AK Parti eski günlerine nasıl kavuşur?
Cevapları oldukça manidar.
Sıralayalım...
İl ve ilçe teşkilatlarındaki yöneticiler, yarı tanrı gibi davranmamalı; ihale peşinde koşmamalı, torpilden uzak durmalı, makam dağıtma derdine düşmemeli.
Bürokratlar atandıktan sonra denetlenmeli ve atandığı makama çöreklenmemeli, başka insanlara da fırsat verilmeli.
“Adam olmadığı” hâlde adamı olan değil, dava delisi olan muteber olmalı.
Samimi insanların zıddına giden siyasetçiler mutlaka görevden alınmalı.
FETÖ ile iltisaklı oldukları herkes tarafından bilinen kişilere görev verilmemeli.
Zira, adalet yara alınca güven de sarsılıyor.
Belediye başkanları sıkı sıkıya denetlenmeli.
İslam'a ve kutsal değerlere saldıranlara hukuk kurallarına göre işlem yapılmalı.
Dava için elini taşın altına koyanlara sahip çıkılmalı.
Vatan hainleri, devlet düşmanları, İslam düşmanları özgürce istediklerini yaparken onlarla mücadele edenlere destek verilmeli.
Hiçbir şekilde dava için mücadele etmeyen insanların her dediği olurken gerçek anlamda davası için gövdesini taşın altına koyanlar görmezden gelinmemeli.
Bunların dışında başka mevzular da var...
Köylüler diyor ki; madem üretmemizi istiyorlar, 100 bin liralık masraf edip ektiğimiz buğdayı 100 bin liraya satarsak niye hamallık yapalım?
Ekmediğimiz tarla için devlet bize niye mazot desteği veriyor?
Bu son cümleyi köylüler demiyor da ben ekledim onu.
Keşke o cümleyi köylüler söyleseydi.
Bir şey daha var kıymetli okurlar...
Torpilden ve siyasetçilerin kibirli ve riyakâr olanlarından hoşlanmayanların hemen hemen tamamı torpil arayıp da bulamayan, siyasete atılsa yanına kibrinden yaklaşılamayacak olanlar...
Zaten siyasetten hiçbir beklentisi olmayan sonuna kadar partisine sahip çıkıyor.
İyi de köylülerin satırlar dolusu beklentisini niye sıraladık ya?
Şöyle açıklayayım; köylülerin beklentisine parti yöneticileri kulak verirse AK Parti’yi kurtarırlar.
O yüzden yazdım onları.
Zaten torpilden hoşnut olmayan torpilden değil, torpil yaptıramamaktan rahatsız.
Ülkede torpil kalkarsa herkes olumsuz yönde etkilenir, köylüler dâhil.
Son olarak diyelim ki; siyasetin düzelmesini bekleyen kendi düzelsin.
Memleketi yönetmeye devam etmek isteyen de köylülere kulak versin.