Önceki akşam NTV’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kemal Kılıçdaroğlu, enteresan bir çıkış yaptı.
Şaşırdık mı?
Hayır!
Fikri Sağlar ve Deniz Baykal’ın muhalif tutumu sorulduğunda;
“Parti içi mücadele, parti içi kavga… Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğim. Kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağım” yanıtını verdi.
Ardından ne dedi?
“Bu dedikodu yapmaya kalkan arkadaşlara tavsiyem, yeni parti kursunlar, adını da ‘Dedikodu Partisi’ koysunlar, sabahtan akşama kadar dedikodu yapsınlar” dedi.
İyi de…
Gazeteci kimliğim bir tarafa, sade bir vatandaş olarak düşünmeden edemedim;
İkinci bir MHP vakası mıdır CHP’de yaşananlar?
Bahçeliciler ve Muhalifleri biçiminde olduğu gibi…
“Kılıçdaroğlucular ve Muhalifleri” mi?
Hem, Kemal Kılıçdaroğlu, yıllardır Ak Parti’yi diktatörlükle suçlamıyor muydu yahu?
E peki, bu beylik laflar niye?
“Koyarım kapının önüne” falan…
Onlar, sizin yıllardır dava arkadaşlığınızı yapan kemik isimlerden değil midir?
Anlıyorum, “hayır” cephesinin lokomotifi olarak yenilgiyi kaldırmakta güçlük çekiyorsunuz.
Ama takmayınız lütfen.
Alışırsınız alışırsınız…
Çünkü bu ilk değil ki;
Sekizinci…
İlk kez, 2009’da İstanbul Büyükşehir’e adaylığınızı ilan ettiğinizde “Kağıttepe” gafına imza atmıştınız.
Maalesef İstanbul’u alamadınız.
Sonra 2010 referandumunda, muhtarlığa kaydınızı aldırmadığınız için oy kullanamadığınız iddia edilmişti.
Orada da “Hayır” cephesindeydiniz; 58 Evet çıkmıştı.
2011’deki seçimlerde 25,9.
(Kaldı ki o yıl, oylarınızda ciddi bir yükseliş olduğunu iddia etmiştiniz, hatırlayın).
2014’teki lokal seçimlerde kaleniz Antalya’yı kaybettiniz.
7 Haziran 2015’te yüzde 24,9 aldınız.
1 Kasım 2015’te 25,3.
2017’de “Başbakan ayrı, Cumhurbaşkanı ayrı partiden olursa anlaşmazlık çıkar”…
Malumunuz, “Hayır” 48’de kaldı.
E şimdi;
Kılıçdaroğlu’nun zafer kazandığı tek seçim, CHP genel kurul seçimleri olunca…
Deniz ve Fikri Bey’lere hak veriyorum.
Adamlar tepki göstermesin de n’apsın be?
CHP’lilerinki de can.