Kutuplaşma üzerine yığınlarca yazı yazmışlığım var, bu da onlardan biri olsun. Çivi de duvar da kalın olunca çekici fazla vurmak gerekiyor malum.

Eskiden kutuplaşma yoktu; “Kutuplaşma AK Parti iktidarı döneminde başladı.” derler.

Evet, katılıyorum bu tespite.

Bu tespit oldukça yerinde bir tespittir.

Geçenlerde bir haber vardı; Ahmet Hakan’ın da dikkatini çekmiş.

Azra Akın, Emine Erdoğan Hanımefendi’nin toplumu ilgilendiren, topluma faydası herkes tarafında kabul edilen, dünyanın bile ilgisini çeken programlarından birine katılmış.

“Herkes tarafından kabul edilen” cümlesinin içindeki “herkes” sınıfına girmeyen çevreler, Azra Akın’a ateş püskürmüşler.

Emine Erdoğan Hanımefendi dâhil, Recep Tayyip Erdoğan’a yakın olan kimseler cehennem ateşini bile söndürseler, meydana gelecek olan olası bir depremi bile engelleseler “aferin” demeyecek bir kitle var karşımızda.

Bu kitle bir yandan da demek istiyor ki aslında;

“Eski zamanlara geri dönelim.”

Eskiden kutuplaşma yoktu. Gayet güzeldi. Gerginlik de yoktu. Herkes mutlu bir şekilde hayatlarına devam ediyordu.

Buradaki “herkes” içinde sadece muhalifler var.

Nasıldı peki eski zamanlar?

Başörtüsü zulmü devam ediyordu. Muhalifler mutlu ve asabi, mağdur olanlar sessiz ve sakindi, kutuplaşma olmuyordu.

İmam hatipler, Kur’an kursları kapatılırken de öyle.

Muhalifler devletin her türlü imkânlarından yararlanıyordu, semiriyorlardı resmen. Kendileri bu durumdan memnun olunca sesleri çıkmıyor, vergileriyle bunları besleyen muhafazakârlar da sesini çıkarmıyordu bunlara.

Sesini çıkarana devletin tokadı iniyordu hemen.

28 Şubat mağdurlarına bakın, ne demek istediğim anlaşılır.

“Kanunlara uyacaksınız arkadaş!” diyorlardı.

Şimdi kendilerine “kanun” hatırlatana saldırıyorlar.

Hem istedikleri gibi yaşayıp hem de istedikleri gibi yaşamayanı linç ediyorlar.

AK Parti öncesi devletin imkânlarıyla saldırıyorlardı, şimdi devleti de karşılarına alıp saldırıyorlar.

Nasılsa alabildiğine özgürlük var.

Hem de “Ülkede özgürlük yok” diyerek saldırıyorlar.

Kendileri herhangi bir yaptırımla karşılaşmıyorlar.

Azra Akın’a da saldırıyorlar, Amerika’da Türkevi’ni ziyaret eden parti başkanına da saldırıyorlar.

Hem herkes bizim istediğimiz gibi olsun diyorlar hem de ülkede kutuplaşma var diyorlar.

Azra Akın ne diyor bunlara?

“Üzülerek görmekteyim ki ülkenin kutuplaşmasından en çok yakınan kesimler, aynı konuda bayrağı en önde taşımakta.”

Bahçeli’nin elini sıkan DEM’lileri bile linç edecek kadar ileri gidenlerden ne beklenir?

Öyle bir korku imparatorluğu oluşturdular ki devletin iltiması sayesinde…

“Sakın ha! Bize yaklaşan kim varsa yakarız.” diyorlar. Yakıyorlar da…

Eskiden kutuplaşma mı vardı Allah’ını seversen…

Biz de diyoruz ki:

Dönersek eskiye, döneriz püsküye…