16 Nisan referandumu sonrasında birçok konuyu ele alacağımızı söylemiştim. Bu konuların başında ise ‘’gençlik’’ konusu gelmektedir. Çünkü şunu biliyoruz ki; ‘gençliği kurtaranın geleceği de kurtaracağı.’ Bu sebeptendir ki nüfusunun %50’sini genç kuşağın oluşturduğu Türkiye’de bu mesele elzem ve incelenmesi gereken bir husustur.
16 Nisan referandumu sonrasında, Fransa merkezli uluslararası araştırma kuruluşu IPSOS tarafından 81 ilde Türkiye’deki seçmen nüfusunu temsil eden 1501 kişiyle görüşmeler yoluyla yapılan anket çalışmasına baktığımızda; ilk kez oy veren seçmenlerin yüzde 58’inin “Hayır” oyu verdiğini gösteriyor.
18-24 yaş aralığındaki genç kuşağın ise yüzde 54’ünün ‘’Hayır’’ oyu verdiğini gösteriyor.
Eğitim seviyelerine göre oy verme durumlarına baktığımızda ise ilkokul düzeyinde yüzde 70 olan “Evet” oranı ortaokul düzeyinde yüzde 57’ye, lise düzeyinde yüzde 42’ye, üniversite düzeyinde ise yüzde 39’a düşüyor.
Elimizde olan tek anket bu olduğu için bu anket üzerinden bir kaç varsayımla birlikte bir sonuca ulaşmaya çalışalım. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; bu anket yüzde 100 Türkiye genelini yansıtmıyor.
Referandum süreci boyunca bu köşeden ‘’Evet’’i savunduk ve bugün de ‘’Evet’’in daha yüksek çıkması için gençlik bağlamında ‘neler yapabiliriz’in üzerinde duracağız.
Gelecek yüzyılın siyasetini 1980 sonrası yaşanan değişme ile 2000 sonrası yaşanan dönüşümü okuyanlar belirleyecektir. Altın nesil diye yutturulmaya çalışılan terörist nesil muhafazakar gençliğin birikimlerine darbe vurmuş, seküler gençliği bir adım öne taşımıştır. Ankete baktığımızda ise akademinin hala seküler kesimin elinde olduğunu görmekteyiz. Bu durum öyle zannediyorum ki muhafazakâr gençliğin bir okuması yerine beş okuması gerekliliğini gözler önüne sermekte. Çünkü seküler kesim üniversitelerde müthiş bir kültürel dejenerasyon uygulamakta. Muhafazakar ailenin çocuğu üniversiteye girerken muhafazakar, çıkarken seküler bir kalıpta çıkmakta. Neden mi ? Çünkü akademi onların elinde. Onlar fil eğitiyor; biz ise ebabillere taş topluyoruz. Devlet liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın hayalini kurduğu gençliği oluşturmak mecburiyetindeyiz.
Bizler gençliği değiştiremeyiz. Onlara ancak bir yol gösterebilir, sonra da bu yola girme arzusu verebiliriz. Bizim gençliğimizde artık kültüre, sanata ve akademiye yönelmeli. Buralar genç fabrikaları, insanlar burada üretiliyor. Gençlerde çıkan ‘’Hayır’’ oyunu ancak ve ancak bizlerinde buralarda söz sahibi olmasıyla ‘’Evet’’e döndürebiliriz. Gençlerin ‘’Evet’’ üzerindeki kaygılarını, kuşkularını, sıkıntılarını aşmayı sağlayan bir dizi reformlar geliştirmeliyiz. Bunlarda dediğim gibi kültür ile sanat ile akademi ile olacak.
“Gençlikte görmek istediğin değişim sen ol.’’