Mikrop kelimesi Yunanca “mikros” ve “bios” kelimelerinden köken alan ve “küçük canlı” anlamına gelen bir kelimedir. Öyle küçüktür ki mikroplar, çıplak gözle görme imkânı yoktur. Dolayısıyla mikropları görmek ve incelemek için mikroskop denilen özel mercekli cihazlar kullanılır. Doğada toprak, su ve havada bulunan mikroplar (mikroorganizmalar), aynı zamanda bitkilerde, hayvanlarda ve insan vücudunda da bulunur. Doğadaki mükemmel dengenin bir parçası olarak, birçok süreçte mikroorganizmalar yer alır. Canlı vücudunda bulunanlar, konak oldukları canlıyla karşılıklı bir etkileşim içindedirler. Üzerinde yaşadıkları canlıya ( bitki, hayvan, insan vb.) faydalı olanlar kadar zararlı olan mikroorganizma türleri de vardır.

Tıp tarihinde Batı’dakinden çok önce, mikrop ve enfeksiyon kavramından ilk bahseden alim İbn-i Sina ve daha sonraki dönemlerde de Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocası Akşemseddin olmuştur. Batıda da mikroplar ve sebep oldukları hastalıklar anlaşıldıkça, mikroplar hep hastalıklarla birlikte anıldı. Bu sebeple mikrop kelimesi zihinlerde hep olumsuz ve hastalıklarla eşdeğer bir çağrışım yapar. Hatta öyle ki günümüzde, olumsuz ve aksi davranışları olan kişilere biraz amiyane tarzda ‘’mikropluk yapma’’ şeklindeki uyarıları çoğunuz duymuşsunuzdur.

İnsan vücudunda bulunan mikroorganizmalar hakkında farkındalık, 1680’lerde Leewenhoek ile başladı. 1880’lerde Avusturyalı bir çocuk doktoru olan Theodor Escherich, sağlıklı çocuklarda ve ishali olan çocuklarda bir mikrop tespit etti. (Daha sonra bu mikrop Escherichia coli olarak adlandırıldı) 19. ve 20. yüzyılda insan vücudunda burun ve ağız boşlukları, sindirim sistemi, ürogenital sistem ve ciltte bulunan birçok mikrobun insan vücudundaki mikrobiyal sistemin bir parçası olduğu anlaşıldı. Ancak, insandaki bu mikropların genel olarak “mikrobiyom’’ ( ya da mikroflora) adıyla anılarak bu konudaki çalışmaların yoğunlaşması, esasen 2000’li yılların başındadır. Yapılan araştırmalarla insan vücudunda yaşayan bu mikropların hem hastalık, hem de sağlıkta çok önemli rolleri olduğu anlaşıldı. Hatta bu konuda, vücudun tam bir mikrop haritasını çıkarmak amacıyla “Human Mikrobiom Project” adıyla 2008’de beş yıl süren bir çalışma yapıldı. Projede, insan vücudunda yaşayan faydalı/ zararlı bütün mikroorganizmalar ve bunların genetik yapısı incelendi.  Mikroorganizmaların hastalıkların oluşmasındaki etkilerinin yanı sıra, iyileşme süreçlerinde de ne derece etkin oldukları bu çalışmalarla ortaya çıkarıldı. Ve hâlâ da bu konuda her geçen gün yeni bilgiler öğrenmekteyiz. Araştırma sonuçlarına göre, insan vücudunda yaklaşık 900-1000 farklı mikroorganizma yaşamaktadır. Bu farklılık sadece kişiden kişiye değil, aynı zamanda bir kişide vücudun farklı bölgelerine göre de değişmektedir. Ve işin ilginç noktalarından biri, kendi bulunduğu yerden başka vücut bölgelerine birtakım sebeplerle geçen mikroplar vücutta hastalık oluşturmaktadır.

Haftaya konunun farklı yönleriyle devam edeceğiz…  

Yazarın web adresi: www.emineakin.com