Çağımızın en güçlü kitle iletişim kaynaklarından olan internet; bilgilenme, haberleşme, işlem yürütme, eğitim ve eğlence fonksiyonlarıyla hayatımızda hatırı sayılır bir yer almış durumdadır.
Eğer ki bilgisayar-tablet-telefon ile geçirilen zamanın artmasıyla, hayatın diğer alanlarına ayrılan zamanın azalması orantısını idrak edemiyorsak, gerçekten ORTADA BİR SORUN var demektir.
Sevgili okurlarım çocuklarımızı maruz bıraktığımız hipnoza değinmiyorum bile. Hani biz örneğiz, hani biz rol modeliz, hani biz örneğiz ya! Kolları sıvayalım önce kendimizi selfie (Özçekim) çekelim. Sonra gördüğümüz resme özeleştiri yapalım.
Ben sizin iç sesiniz olayım:
-Ailelerimiz ile daha az zaman geçiriyoruz.
-Akrabalarımıza selamımız like’lamak, hal hatır sormamız WhatsApp ya da Instagram durumlarına bakmak demektir. Hele bir de yorum yapıyorsak gerçekten seviyoruzdur.
-Geçici vadede mutluluk, uzun vade de yalnızlık ya da depresyon yaşıyoruz.
-Bazen uykularımız kaçıyor.
-Hazırcılığa fena alıştık.
-Şiddet duygumuz mu arttı ne?
-Bazen boynumuz, bazen sırtımız, çok kerede el bileklerimiz ağrıyor.
-Takipçimiz artınca dostlarımız, arkadaşlarımız artıyor zannediyoruz.
-Eyvah ki ne Eyvah! Oyunlara sardıysanız başka bir çekim noktasındasınız. Belli bir puana ulaşmak gibi bitmez tükenmez, yaklaştıkça uzaklaşılan hedefin peşinde gibisiniz değil mi?
-Edindiğimiz ilgilere eleştirel bakmayıp, internetten okudum o da aynını söylüyor. Deyip hipotezimizi destekliyoruz.
-Peki çevrimiçi ticari işlemler yapmadan önce yeterli bilgiye sahip miyiz?
-İnternetin sevdasıyla bu kadar zaman geçirmekten dolayı suçluluk ve keyif arasında çelişiyor muyuz?
Evet Sevgili okurlarım; Bu soruları kendimize sorduğumuzda verdiğimiz samimi cevaplarımız, bağımlılığımızı gün yüzüne çıkarıyor.
Alarm sesini duyar duymaz elimize aldığımız telefonumuz saat vazifesini bitiriyor. Geceden sabah kim kiminle nerede? Nereleri gezmiş gıybeti başlıyor. Kotamız var, bilmem kaç GB daha var. İş yerimizde boş anlarda, efendim evde yemeğin pişmesini beklerken, kısa mesafeli minibüs yolculuklarında oyun konsolumuz o. Sonra bakın ben ne giydim? Nerelere gittim? Neler yedim? Ne diledim? Ne söyledim? Bildirgesi o. İnternetimiz akşamları haber spikeri, meteoroloji uzmanı. Çay vakti (çayların buz olma vakti) Instagram’da takılma aracımız o.
Deri sessizlik, hissizlik, bencillik vesilesi o. Yatma vakti geldi bile.
Hadi kısır döngüye.
Tüm bunlara karşı değilim okurlarım. Zaman yönetimimizi yapamıyorsak, hayatı harcıyorsak, sevdiklerimizle iki kelam edemiyorsak bağımlıyız demektir.
Her şeyde olduğu gibi bu mevzuda da gerektiği ve yeteri kadar vaktimizi harcayalım. Hayatımızı nakış nakış kalbimize ve aklımıza işleyelim. Elbette su, elektrik, doğalgaz şebekesi kadar mühimdir internet şebekemiz. BU ŞEBEKEYE BAĞIMLI DEĞİL, BAĞLI KALALIM.