Paylaşıyoruz… Hem de deliler gibi! Çünkü paylaşmak bizim genlerimizde var da ondan! Yediğimizi, içtiğimizi, gezdiğimizi hayatımızda ne varsa iyi kötü alayını paylaşıyoruz! Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg ile Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey’i kızdırmadığımız sürece ortada bir sıkıntı da yok! Paylaşıyoruz… Çünkü bizler sosyal bir varlığız. Sosyal bir varlık olan insan, hayatının her aşamasında insanlarla etkileşime giren, onlarla bir şeyleri paylaşan bir özelliğe sahiptir. Bu paylaşım sadece belli bir konuyu ya da durumu da kapsamaz. Yaratılış gereği fiziki ve ruhsal olmak üzere iki yapıya sahip olan insan, diğer insanlarla olan paylaşımlarını da bu doğrultuda gerçekleştirir.
Sanırım asıl mevzuya giriş için bu kadar ironi yeter!
Evet kıymetli dostlar, şaka bir tarafa gerçekten ‘’paylaşmak’’ çok önemli bir erdemdir. İnsanların her daim birbirlerine ihtiyaçları vardır. İnsanlar doğumlarından ölümlerine kadarki geçen zaman diliminde çok farklı durumlarla karşılaşırlar. Kimi zaman mutlu neşeli anlar yaşarken, kimi zaman da dertli, hüzünlü, sıkıntılı dönemler yaşarlar. İnsan kederli olunca, kederlerine başkalarının ilgisiz kalmamasını ortak olmasını isterler. Kederine katılanları, kendisi ile birlikte üzülenler olduğunu görünce teselli bulurlar. Sevinç için de aynı durum söz konusudur. Sevincine başkalarının katılması ile insanın sevinci kat be kat artar. Geçici olan bu fani dünyada belli ki hep birlikte büyük bir sınavdan geçmekteyiz. Bu sınavın sonucunda mutlaka ya mükâfata, ya da cezaya muhatap olacağız… . Unutmayalım ki ölüm, hayatımızdaki ara renklerin alayını iptal edermiş!
Paylaşmanın başlangıcı selamdır. Çünkü selam, Allah’ın güzel isimlerinden biridir. Selam, insanın başkalarına hem bu dünyada hem ahirette saadet dilemesidir. Selam, tüm Müslümanlar’ın ortak parolasıdır. Selam, dostluğun kardeşliğin, karşısındakine sevgi ve saygı duymanın, mütevazı davranmanın insanların kalplerini kazanmanın ilk basamağıdır. Birbirini tanımayan insanlar birbirlerine selam verip alınca, böylelikle aralarında ilk anlaşma ve paylaşma sağlanmış olur. Çünkü her ikisi de en büyük müşterekte, din kardeşi olma ortak paydasında, çoktan buluşmuşlardır…
Kıymetli dostlar; bir isteğe ve nedene bağlı olmadan vermek ve paylaşmayı bilmek çok önemli bir haslettir. Paylaşmak çoğaltmaktır. Paylaşmak, bütüne ulaşmaktır. Paylaşmak vermektir. Vermek, haz almaktır, berekettir. Vermek, tamamlanmak içindir. Sevgili Yunus’un dediği gibi ‘’Paylaştığımız bizimdir, biriktirdiğimiz değil!’’ Bütün maddiyatı elinin tersi ile itmek, özgürlüğün nefesini çoğaltmaktır. İmanın ta kendisidir. Unutmayalım ki mülk Allah’ındır. Allah cömerttir ve cömert olanları sever. Ne buyurmuştu Fahri Kâinat Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v); “Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe asla iman etmiş olamaz”
Şu yanılgıya da asla düşmeyelim kıymetli dostlar; ‘’Paylaşmak fazla olanı vermek değil, elinde olanı bölüşmektir.’’ Evet bu dünyada yolcu olduğunu bilenler paylaşmasını da çok iyi biliyorlar. Hepimizin insanlarla paylaşabileceği az ya da çok mutlaka bir şeyleri vardır. ‘’Ekmeğin paylaşılması, ekmekten daha tatlıdır’’ diyen üstat Necip Fazıl gibi, ekmeğimizi paylaşmakla bizde bu iyilik hareketine güzel bir başlangıç yapabiliriz. Esasen hem istedikten sonra dostlarımızla o kadar paylaşacak şeyimiz var ki! Mesela: Duamızı, zamanımızı, gönlümüzü onlarla paylaşabiliriz. Aklımızı, bilgimizi, ilmimizi paylaşabiliriz. Sevincimizi, yalnızlığımızı, dertlerimizi, acılarımızı vs… paylaşabiliriz… Hem bunları paylaşmak için asla zengin olmamıza da gerek yok değil mi?
Toplum içinde birlikte yaşamak zorunda olan insanın, diğer insanlara mutlaka bir şekilde ihtiyacı olacaktır. İnsanların birbirine muhtaç olma durumu, başkalarıyla paylaşmayı zorunlu kılar. Ayrıca paylaşmak için bir gerekçede aramaya gerek yoktur. “Hediyeleşiniz ki; sevginiz artsın.” Buyuran Fahri Kâinat Efendimiz Hz. Muhammed ( s.a.v); bir başka Hadis- i Şeriflerinde ‘’Allah’ın kıyamet gününde konuşmayacağı, yüzlerine bakmayacağı, kendilerini temize çıkarmayacağı ve acıklı bir azap vereceği üç kişiden birinin, yolculuk sırasında ihtiyacından fazla suyu olup da onu öteki yolculardan esirgeyen kimse olacağını’’ bizlere açıkça ifade etmiştir. Yüce Allah (c.c)’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Ey âdemoğlu, sen infak et, ben de sana infak edeyim!”(Buhari) buyurarak bizleri yine bu konuda uyarmıştır.
Ez cümle demem o ki kıymetli dostlar; bilesiniz ki İnsanın mahiyeti, zor günlerde belli olurmuş.! Ekmeğini yalnız yiyen, yükünü de yalnız taşırmış! Vakit bizler için artık içe doğru yolculuk vaktidir. Üstelik kafaları da İsviçre saati gibi çalıştırma vaktidir. Eşitlik sofrasında lokmaları bölüşme vaktidir. Kör kuyularda merdivensiz bıraktığımız tüm kardeşlerimiz için; Suriye için, Afrika için, Yemen ve Arakan için harekete geçme vaktidir.
Bilesiniz ki verdiğimiz hiçbir şey eksilmiyor, aksine misli ile çoğalıyor…
Allah’ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın. Mevlid Kandiliniz mübarek olsun. Allah’a emanet…