Herhangi bir hayvan teki ve topluluğunun kolektif bir bilinçle şeref kazanmak gibi bir derdi yoktur.

Hayvanlar bir yana, birçok insan ve insan kalabalıklarının da böyle bir derdi yok.

Oysa, insanın sahip ol- mak istediği her neyse onu ulaşmak için verdiği çaba saygıdeğer olmalı.

Saygıdeğer olmanın yolu şeref ve haysiyeti koruyarak olur.

Şeref ve haysiyet bilgelik işidir.

Şeref ve haysiyet kaygısı duyan insanın bilgeliği onu özü gür ve hür kılar.

Hür olmak…

Ne güzel bir kelime.

Sadece bundan ibaret değil.

Bilgelik hakikati gizleme- mektir.

Bu da yürek işi. Cesaret mi demeliydim?

İnsanın, kendisini dibe çeken dünyevi ihtiraslarıy-

la baş etmek için, bunların hepsine birden ihtiyacı var.

Şeref, haysiyet, bilgelik ve cesarete…

Kim olursa olsun. Gündeme uygun konuşmak

gerekirse, ister seçmen olsun ister seçilmek istenen.

Seçilmek isteyenin derdi, erk ve ikbalse bunu açıkça söyleyecek hali yok.

Gizillik ve sinsilik içinde amacına yönelik sürdüre- cektir çabasını çünkü.

Esasında onu dibe doğru çeken şeydir ve küfürdür bu aynı zamanda.

Çünkü, hakikati gizlemek bilgeliğin özelliklerinden değil.

İslami terminoloji de haki- kati gizlemek küfür’dür.

Bu bağlamda, kamuyu ilgilendiren meselelerde, özellikle yönetime talip olan Müslüman’sa, şeref, haysiyet ve bilgelik bilhassa önemli.

Çünkü, mübarek Kur’an apaçık ortada. Naslar da.

Müslüman kitaba uymak zorunda.

Küfre batamaz Müslüman. Buraya kadar tamam.

Peki, öteki güruhtan şeref, haysiyet ve hakikati gizle- meme ve bilgelik bekleye- meyecek miyiz?

Beklemek elbette hakkımız.

Fakat, durumları hiç umut vaat etmiyor.

Siyaseti alicengiz oyunun- dan ibaret görme geleneğine tam gaz devam ediyorlar.

Boş vaatler, yalanlar, kendi küçük azınlığının erki için her yolun mubah görerek bir muhalefet sürdürüyorlar.

Yıllarca, demokrasi adı altında, inançları, hayatları, giyim, kuşamları yüzünden koca bir kitleyi, eğitimde, ekonomi de, kamu alanla- rından kovalayarak insanlık vicdanını yaralayanlar.

Kemalistler, Kemalist sağcılar, Kemalist solcular, Liberaller, Sosyalistler, Ka- pitalistler, Emperyalistler, Deistler, Ateistler, Laikler…

Zulme, ötekileştirmeye Anayasa ve yasalara, insan haklarına rağmen gözlerini yumanlar.

12 yıl öncesine kadar yapılan zulümlere sessiz kalan- lar ve milletin milliliğine saldıran militarist statüko ve yardakçıları…

Yüzsüzler… Riyakarlar…

Hoca Efendilerine akıl, vicdan ve merhametini teslim edenler…

İnsafsızlar…

Kirli ittifak muhalifleri…

Ey, hakikati gizleyen ve örtenler…

Düzeninizin ilânihaye sür- git devam edeceğini sanarak alenen ve fütursuzca

yaptıklarınızın belgeleri arşivlerdeki gazetelerin ilk sayfa manşetlerinde.

Kendi yandaş gazeteleriniz dahil.

Ve hala en ufak bir utan- ma duymadan, nedamet hissetmeden, 12 yıl önceki vicdansızlığınızla ve aynı öteleyici, inkârcı argüman- larla, en küçük bir tavır ve niyet değişikliği yapmadan meydanlardasınız.

O zamanlar “Amman gelmesinler” diye her türlü desise ve işbirliklerle engel olmaya çalıştığınız Müslümanlara, şimdi “Amman gitsinler” diye aynı desiseci ve işbirlikçi tavrı inatla sürdürüyorsunuz.

İnsan terakki gösteren bir varlık derdi babam.

Oysa siz hâlâ aynı yerdesi- niz.

Vesselam!