Devlet kayıtlarına göre 10 binin üzerinde İMD (İş ve Meslek Danışmanı) var. Sosyal medya ve diğer platformlarda ciddi organize olmuş durumdalar. 2011 yılında AB uyum süreci kapsamında geliştirilen bu yeni alanda başarılı olanlar 2013 yılı Nisan ayına kadar devlet tarafından istisnasız ataması yapılıyor.
Bu alan için adaylar üniversitelerin lisans bölümünden mezun olanlar için ek bir sertifika eğitimine tabili tutularak hak sahibi yapılıyor. 2011 yılında ilk olarak sadece Sakarya Üniversitesi bu programı düzenleyebiliyorken daha sonraki yıllarda Anadolu Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi gibi üniversiteler de bu programı uygulamaya başlıyorlar.
Üniversiteler bu program için yaklaşık 1000 lira gibi bir rakam talep ediyorlar. Beş aşamada uyguladıkları bu programın sonunda başarılı olanlara da bir sertifika ile İş ve Meslek Danışmanı unvanı veriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla oluşturulan, Türkiye’deki işsizlik oranları da dikkate alındığında önemli bir işlevi yerine getirecek olan bu uygulama kaliteli istihdam projeleri için de mühim bir hizmet olduğu zaten açıktır.
Bu gençler enerjilerini faydaya çevirecekleri bir iş alanı arıyor. Bizlere ulaşıp “Ailelerimize karşı, topluma karşı mahcubiyet içerisindeyiz. İşsizlik sebebiyle kimimiz 2. 3. üniversitemizi bitirdik, kimimiz yüksek lisansımızı tamamladık. 7-8 yıldır üniversitelerimizi başarıyla bitirmiş olduğumuz halde, karşımıza çıkan her sınava katılıp başarı da göstermiş olduğumuz halde işsiz kaldık. Bu durumumuzu gidermek için girdiğimiz İMD serüveninde de yine mücadele ediyoruz.
Buna rağmen bir de en önemli yüklenici kurum olan İŞKUR’da kurum içinde hâlihazırda çalışmakta olan memurların, ücret artışı gibi bir cazibesi olduğu için İş ve Meslek Danışmanlığı sertifikası edinerek bu kadroya kurum dışından atama yapılması yerine kendilerinin alınması yönündeki talepleri, bir umut bekleyen binlerce işsiz genci ve ailesini hayal kırıklığına uğratmaktadır.” diyerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Bu konunun hükümetin yoğun gündeminin içerisinde illa ki belli bir sırada olduğunu düşünüyoruz. Böyle mühim bir mevzuya AK Parti hükümetinin kayıtsız kalacağını asla düşünmüyorum.
Arap bir atasözü vardır: “Men lem yezuk lem ya’rif. (Kim ki tatmadı bilmedi)” İçinde bulundukları durumu en iyi kendileri biliyor. Evet bu durum her bir mevzuda geçerlidir. Önemli olan bir şey vardır ki bu da bu gençlerin seslerinin duyurulmasıdır.
Örneğin ‘Devletin şu an ihtiyacı yok alım yapılmayacak’ deniyorsa o zaman üniversitelerin bu vasıfla insanları donatmaması gerekiyor. Ticari yaklaşımın devlette çok da uygun olmadığını gözlemliyoruz. Bu bakımdan atama yapılmadığı halde neden gidip sertifika alıyorlar denilebilir. Ama fakat lakin bunu söyleyeceğimiz insanların lisans mezunu ve zaten işsiz insanlar olduğunu unutursak.
Hülasa hükümetin bu konu ile ilgili olarak net bilgi vermesi, mümkünse mütemadiyen atamalar yaparak bu sınıftaki insanların rahatlatması, o da mümkün değilse en azından sertifika veren üniversitelere durunuz demesi gerekmektedir.
Bürokratik hantallığın giderilmesi ve daha hızlı işleyen bir devlet yapısının hedeflendiği bu referandum arifesinde fiili bir müdahale ile ‘NEDEN EVET’in bu konuda müşahhas hale getirilmesi kanımca yerinde olacaktır…