İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üye ülkelerin temsilcilerinin katılımıyla 50’inci kuruluş yıldönümünü Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde çeşitli etkinliklerle kutluyor.
Teşkilatın ilan ettiği programa göre, İslam ülkelerinden gelen folklor grupları Cidde’deki Laylati Salonu’nda üç gün boyunca yöresel halk oyunları sergileyecek.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın vatandaşlarını kısa sürede dönüştürmek için kurduğu Eğlence Heyeti (Hey’etu’t-Terfîh), çeşitli ülkelerden gelen sanatçıların sahne aldığı konserler düzenliyor.
Dönem başkanlığını Suudi Arabistan’ın yaptığı ve Genel Sekreteri de aynı ülkeden olan İİT’nin 50’nci kuruluş yıldönümü kutlamalarının Muhammed bin Selman’ın eğlence politikasına uygun planlandığı anlaşılıyor.
Fakat ne yazık ki İslam dünyasının mevcut durumu hiç iç açıcı değil ve İİT’nin kurulduğu günden bu yana yaptığı dişe dokunur bir icraat yok.
İİT, Mescid-i Aksa’nın Avustralyalı fanatik bir Yahudi tarafından kundaklanmasının ardından Eylül 1969’da Rabat’ta ilk kez düzenlenen İslam Zirve Konferansı’nda alınan kararla ve “İslam Konferansı Teşkilatı” adıyla kuruldu.
Teşkilatın adı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Genel Sekreter olduğu dönemde, Haziran 2011’de Astana’da düzenlenen 38’inci Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olarak değiştirildi.
Mescid-i Aksa’daki yangından sonra kurulan İİT bugün 50’nci kuruluş yıldönümünü kutlarken Mescid-i Aksa hâlâ işgal altında ve yangından daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıya.
İsrail, Mescid-i Aksa’yı yıkıp enkazı üzerinde Süleyman Mabedi’ni inşa etme hedefine doğru ilerliyor.
Son olarak Batı Yaka’daki Yahudi yerleşkelerini yasa dışı görmediğini açıklayan Amerika da işgal rejimine kayıtsız şartsız destek veriyor.
Yarım asır önce kurulan İİT, Birleşmiş Milletler’in ardından dünyanın en büyük ikinci uluslararası kuruluşu.
Etkinliği ise ne yazık ki büyüklüğüyle ters orantılı.
Teşkilatın belki bugüne kadar çok şey yaptığı söylenebilir ve bir takım başarılarından bahsedilebilir.
Fakat söz konusu icraatların İslam ümmetinin beklediği boyutta olduğunu hiç kimse iddia edemez.
Teşkilat üyesi 57 ülke gerekli ortak tepkiyi gösteremediği için ABD Başkanı Donald Trump Kudüs, Golan Tepeleri ve Batı Yaka’yla ilgili İsrail lehine keyfi kararlar alabiliyor.
Geçenlerde Norveç’in Kristiansand kentinde aşırı sağcı bir grubun lideri polis himayesinde Kur’an-ı Kerim yaktı.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı, Norveç’in İslamabad Büyükelçisi’ni çağırarak eylemi kınadı ve dünya genelindeki 1 milyar 300 milyon Müslümanı inciten bu tür eylemlerin ifade özgürlüğü bahanesiyle haklı gösterilemeyeceğini açıkladı.
Kur’an-ı Kerim yakılması eylemine tepki göstermek sadece Pakistan’ın görevi mi?
Örneğin, İİT üyesi ülkelerin hepsi teşkilatın koordinesiyle aynı gün Norveç büyükelçilerini dışişleri bakanlıklarına çağırıp ortak bir tepki ortaya koyamazlar mıydı?
İslam coğrafyasının dört bir yanında kan ve gözyaşı varken İİT’nin tek yaptığı Suudi Arabistan vatandaşlarını eğlendirmek için yöresel halk oyunları gösterisi düzenlemek olmamalı.
Bunun için de teşkilatın öncelikle “Suudi Arabistan’ın arka bahçesi” olmaktan kurtulması gerekiyor.