Şu sıralar masanın en etkili elemanı PKK’nın siyasi ayağı olan HDP.
Kılıçdaroğlu, bu partiyle görüşebilmek için kapıda nöbet tutarken, Akşener, ‘görüşme bir an önce olup bitse de iş birlikçiliğimizi kanıtlayan bu operasyon son bulsa’ dercesine endişeyle izliyor ve Bay Temel, Davutoğlu, Babacan ve diğer çocuk, zerre kadar gocunmadan patronun alacağı olumlu cevaba kilitlenmiş bir halde heyecanla bekleşiyorlar...
Biliyorlar ki, HDP/PKK yoksa, kendileri de yok!..
Konjonktürün sağladığı bu avantajın gayet iyi farkındaki terör örgütünün siyasi ayağı, müstakbel ortakları olan muhataplarını aşağılamakla kalmayıp bütün bir Türkiye’ye de meydan okuma imkânı sağlayan bu fırsatı tepe tepe kullanıyor elbette.
Geçen gün, eli kanlı terör örgütünün siyasi sözcülerinden Demirtaş, baş çıkardı fırsattan istifade…
İğrenç olduğu kadar terbiye kavramından nasip almamış hakaretler savurdu, utanmazca!..
Milyonlarca insanın ve dahi mazlum halkların umudu konumundaki Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan bu sözlü saldırı, ahlaksızca ifadelerle doluydu.
Kullandığı sözler o kadar çirkin, öylesine mülevves, öylesine aşağılıktı ki, buraya yazmaktan hicap duyuyorum.
Demirtaş hiç şüphesiz ki, bu cesareti, başta uşağı olduğu Amerika’nın ve Avrupa’nın ‘saldır’ emrinden alıyor.
Tabii, kendilerine mahkûm ve mecbur olduklarını gayet iyi bildiği, CHP’den, İYİ Parti’den, SP’den, GP’den, Deva’dan ve diğer iş birlikçi unsurlardan aldığı desteğin de rolü hayli büyük…
Peki, kim bu Demirtaş?
Elazığlı bir Zaza.
HDP/PKK, Zaza kimliğini inkâr eder!
Tıpkı, “Kürtler, dağ Türkleridir, dağda kara basarken çıkan ‘kart-kurt’ seslerinden isimlerini almışlardır” diyen kafatasçılar gibi bunlar da Zazaları yok sayarlar.
Yani anlayacağınız tam karşıda durduğunu sandıkları faşistlerden zerre kadar farkları yoktur.
İşte, kimliğini inkâr edip HDP/PKK’ya kul olan bu şahıs, tüm köleler gibi efendisini memnun etmek ve herkesten daha iğrenç olduğunu kanıtlayabilmek için Cumhurbaşkanımıza bu seviyesiz hakaretleri yapmaktan imtina etmedi.
(Hapishanedeki bir caninin nasıl olup da bu sözleri yazabildiği hususuna şimdilik değinmeyeceğim…)
Demirtaş, tarihe 6-7 Ekim 2014 hadiseleri diye geçen kalkışma çağrısını yapan kişidir!
Bu çağrı üzerine sokaklara dökülen teröristler 2 polisi şehit etmiş, içinde Yasin Börü’nün de bulunduğu 35 masum insanı katletmiştir.
Yani anlayacağınız Demirtaş, sadece kendi şahsiyetini inkâr eden bir zavallı değil, elinde Kürt çocuklarının kanı bulunan bir canidir!
Demirtaş (partisi ve dolayısıyla örgütü PKK), kuşkusuz ki, ne yaptığının gayet iyi farkında…
Boyunlarındaki tasmayı sıkıca tutan güç, böyle davranmalarını ve ortamı olabildiğince germelerini emretmektedir zira…
Böyle olmasaydı eğer, on binlerce Kürdü asan-kesen, mağaralarda fareler gibi zehirleyen CHP ile iş tutup onlarla aynı çuvala girmezlerdi…
(Bu tabirler, zamanın Elazığ Valisi İhsan Sabri Çağlayangil ile röportaj yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kayıtlarından aynen nakledilmiştir.)
Evet, Demirtaş, partisi ve örgütü uşağı oldukları Amerika’nın emriyle kendilerine zulmeden bir partinin kucağına oturacak kadar diplerin dibine inen şahsiyetsizlerdir!
Bu yüzden, Türküyle, Kürdüyle ve tüm unsurlarıyla bu aziz milletin, ümmetin ve dahi mazlum halkların umudu olan Erdoğan’a saldırmaktadırlar.
Bunlara göz yumanlara binlerce kez yazıklar olsun!