Gelin bugün Türkiye’deki sıcak siyasi tartışmaları, yeni siyasi oluşumları bir tarafa bırakıp 1363 yıl öncesine gidelim. Çünkü “geçmişten” ders almadan “geleceğe” yürümek beyhude bir çabadır…

“Geçmişini” unutan milletler, “gelecek” inşa edemezler. Çünkü “temelsiz” yapılar sağlam olamaz. Kökü olmayan ağacın yaşayamadığı gibi…

“Geçmişin” hatalarını tekrarlayarak insanlığa ve Müslümanlara sunacağımız bir “gelecek” olamaz. Olduğunu iddia edenler bu yazıyı sonuna kadar okusun!..

1363 YIL ÖNCE NE OLDUYSA ŞİMDİ DE AYNI ŞEY OLUYOR

Müslüman’ın dünyadaki görevi ve misyonu, Kur’an’ın rehberliğinde, Allah’ın Resulü’nün (sas) izinde İslam’ı yaşamak ve yaşanmasına vesile olmaktır. Bunun için tek yol siyaset değildir. Siyaset sadece bu yollardan bir tanesidir. Derdiniz ve “davanız” gerçekten buysa İslam’a hizmet için başka binlerce yol ve yöntem var. Bu yollardan birinin dışında kaldığınızda başka yollardan daha büyük bir aşk ve şevkle “davanıza” hizmet edebilirsiniz.

656 yılında İslam dünyasında da Halife Hz. Osman’ın “bazı” uygulamaları, atadığı “bazı” valiler hakkında “bazı” eleştirilerle başlayan muhalefet Medine’nin kapısına dayanmıştı.

Mısır, Kufe ve Basra’da organize olan “Halife” Osman (ra) muhalifleri, “cihat” çağrısıyla Müslümanlar’ı Medine’ye çağırıyorlardı. Kendileri de “Halife” Osman ile görüşerek şikâyetlerini ve eleştirilerini anlattılar.

“Halife” kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verdi. Hatalı olduğu “bazı” konuları kabul etti, düzelteceğini söyledi. Ancak muhalifler, bu görüşmeden sonra tekrar örgütlendikleri üç merkezden Medine’ye geldiler. Amaç “halife” Osman’ı devirip yerine kendi istedikleri birini “halife” seçmekti…

İLK DARBE, BİTMEYEN İÇ SAVAŞIMIZ, ÖLEN MÜSLÜMANLAR

Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Zübeyir ve Hz. Ayşe ile görüşüp “Halife’nin” görevi bırakmasını istediler. Sahabiler, bunu reddedince Mısırlılar Hz. Ali’ye, Basralılar Talha b. Übeydullah’a, Kufeliler de Hz. Zübeyir’e elçiler göndererek “halife” olmasını istediler. Ancak hiçbiri bu teklifi kabul etmedi.

Çünkü “meleklerin önünde ayağa kalktıkları” Hz. Osman zaten Müslümanlar’ın halifesiydi…

Muhaliflerin “Halife’ye” zarar vereceğini anlayan sahabiler, “gençleri” Hz. Osman’ın evinin önüne göndererek korunmasını istediler. Ancak isyancı darbeciler, Hz. Osman’ı evinde rahlenin başında Kur’an okurken şehit ettiler!

İsyancılar, Hz. Osman’ı şehit ettiklerinde kanının aktığı ayet sadece o gün için değil, bugüne, yarına ve “geleceğe” de mesajdır: “Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.”

BUGÜNÜ YUKARIDA YAŞANANLARA GÖRE BİR DAHA DÜŞÜNMEK

O günden beri İslam coğrafyasında iktidar savaşı, kardeş kavgası ve darbeler var. Türk siyasi hayatına yeni partiler katılıyor. Katılması beklenenler bir yerlerden zamanlama için işaret bekliyor. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bazı” yanlışlarından dolayı parti kurduklarını söylüyorlar…

Yukarıda geçen isimleri bugünkülerle değiştirin. Değişen hiçbir şey olmadığını, Müslümanlar’ın bir arpa boyu yol alamadığı göreceksiniz. İslam coğrafyasında oluk oluk akan kanın sorumlusu Haçlılar’dan önce içimizdeki “isyancı” Müslümanlar’dır.

Sinek olsanız “vızıltınız” ABD’yi de İsrail’i de sağır eder. Ancak siz birbirinizle uğraşmaktan, birbirinizi öldürmekten “vızıldamaya” vakit bulamıyorsunuz!

Yazık…