Cehalet her dönmede sınırlarını bilmeden, adap, erkân sorgulamadan, “her şeyi biliyorum” edasıyla akıl vermeye devam etti…
Lakin bugün dünden farklı olan şey her cahilin “lokal” düzeyde devam eden bu “hoca” olma edepsizliğinin, sosyal medya araçlarıyla ulusal hatta uluslararası seviyelere ulaşmasıdır…
Eline mikrofonu alanın sokağa çıktığı bambaşka bir dünya dönüyor aslında; aktörlerinin cahiller ve ahlaksızlardan oluştuğu bir dünya...
Hiçbir sansürü, ayarı olmayan bir mecra üstelik...
Freni boşalmış kamyon gibi bütün değerlerimize çapıp duruyorlar, bu ahlaksız ve cahiller güruhu...
Olmuşlara belki ama olmakta olanlara mutlaka zarar verecekler, zihinlerini kirletecekler...
Sosyal medyadaki yüzlerce Youtuber kanalı, milyonlarca izlenmeyle ciddi bir anti-propaganda yürütüyor; siyasi ya da ahlaki yönelimli…
Bununla mücadele için aynı mecralarda karşı faaliyet yürütecek ciddi bir çalışma olmalı; tarzı, yöntemi farklı bir alan olarak...
Klasik mücadele yöntemlerinin işe yaramadığı/yaramayacağı çok açık…
Dip dalga oluşturacak, kör açılara dönüşmemeli buralar…
TV izlemeyen yeni nesil, bu vidolarla bilgileniyor maalesef...
Artık TV üzerinden yürüyen faaliyetler, belirli ve kısıtlı bir kesime hitap ediyor...
Bu ahlaksız videoların altında yazan milyonlarca izlenme rakamlarını gördükçe endişe ediyor insan...
Zira olumsuz düşünceler, zamanla gaz kaçağı gibi sızar ve diğer olumluları da zehirler...
Gençler farkına varmadan karşıt görüşün dümenine girebilirler; Allah korusun...
Araştırması eksik ve duygularıyla hareket eden bir kitleden de bahsediyoruz neticede...
"Kim, kimden ne öğrenir"e İbn Haldun'un cevabı çok açıktır: “Öğreten her zaman hazeri değildir, bedevinin de öğretici olduğu anlar kaçınılmaz olarak vardır…”
Bugünün öğreticileri bu cahil, ahlaksız ama maksatlı, fonlanan Youtuberler olmamalı...
İğne ile kazılan kuyuyu dozerle doldurmalarına izin verilmemeli...
Bir sosyolog olarak da içimi yaralayan şeyler bunlar...
Görmüyoruz diye yok olan, tehlikesi bertaraf edilmiş şeylerden söz etmiyoruz…
Görmezden de gelemeyiz...
Bunlar sanal âlemde yayınlansa da, çekim yerleri bizim sokaklarımız, aktörleri de bu ülkenin vatandaşları ne yazık ki…
Tehdit ettiği kişiler ise geleceğimiz olan evlatlar...
Sokaklarımız ahlaksızlığın, erotizmin, ateizmin, yalancılığın stüdyosu, platosu olamaz…
Yayın mecrası bizim kontrolümüz dışımızda olabilir; ama sokaklarımız değil…
Bu ahlaksızlar sokaklarımızda erotizmi, pornografiyi önceleyen içeriklerini bu denli rahat üretememeli…
Devletine, değerlerine hakaret edenler, ettirmek isteyenler mikrofonlarını bu kadar cesurca uzatamamalı insanımıza…
Kısacası toplumun, çocuklarımızın bu ahlaksız ve cahil güruhtan öğreneceği hiçbir şey olamamalı…
Ahlak yoksunu hiçbir bilgi, dimağları zehirleyememeli…
Yanlış anlaşılmış bir demokrasi ya da fikir hürriyeti, hepimizin felaketine dönüşmek üzeredir…
Sıvılaşan bütün değerler, hepimizi önüne katacak bir sele dönüşmeden gereken yapılmalıdır…
Sonuçlarla yüzleşmeden önce sebepleri iyi anlamak hayatidir vesselam…