Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Necip Fazıl Kısakürek
Güzel ülkemizin doğusunda nerdeyse yarım asırdır çocuklar hıçkırıyor, analar ağlıyor. Bir türlü gitmedi o lanet olası karanlıklar. Dinmedi bir türlü analarımızın gözyaşları. Diyarbakırlı Hacire anamızın gözyaşlarının dinmediği gibi… Hani,ana isterse bir eliyle beşiği, diğer eliyle de dünyayı sallarmış ya! Hacire Ana da Kandil’in partisi HDPKK’nın binasının camlarını kırıp, kapı önünde oturma eylemi yaptı. “Oğlum gelmezse bu binayı yakarım” diyerek rest çekti, aldı evladını bu katillerden. Nehir’e düşen yavrusunu kurtarmak için timsahlara kendini yem olarak atan, ceylan misali…
Kendini insanlığa vakfedercesine onurlu bir direniş başlatan Hacire Ana, yaktığı bu meşale ile tüm bağrı yanık analara cesaret oldu. Kendi çocuklarını özel kolejlerde, yurtdışında, Londra, Paris, Brüksel’de okuturken, masum Kürt çocuklarını da dağa gönderen HDP ‘li çukurlara isyan başlattı… ‘Korkuyu korkutan’ analar artık korkusuzca konuşur oldu. Analarımızdan bir tanesi ‘’Başlarım sizin Kürdistan davanıza!’’ derken bir diğer anamız ‘’Ölüsüyle dirisiyle ben oğlumu istiyorum’’ dedi… “Bunlar Kürt değil gâvur.’’ diyen anamız esasen durumu çok güzel özetledi. Bir tek amaçları var analarımızın o da çocuklarını terör örgütünün elinden kurtarmak. İstiyorlar ki sesimizi tüm dünya duysun! Sıkıntılara duçar olduğumuz bu haklı davamıza herkes biraz omuz versin. Dağılma aşamasına gelen ve çocuklardan medet uman soysuzların dibi kurusun…
‘’Vicdanı ve merhameti’’ olan herkes, anaların bu masum çağrısına bir şekilde ses verdi, veriyor. Üç maymunu oynayarak ‘’çözümsüzlüğü, çözüm olarak gören’’ suskunlar çetesi hariç! Terör bağlantısı sebebiyle yerlerine kayyum atanan HDP’li başkanlar için ortalığı yıkanların, bu analar için maalesef dilleri boğazlarına kaçtı. Allah aşkına, boyun damarları şişerek şovmen performansı ile ‘’Her şey çok güzel olacak’’ diye böğüren o müzmin tayfadan, hendek kazan bu stratejik ortakları için tek bir kelime duydunuz mu?
Peki ya; kedi-köpek, çiçek- böcek ya da ağaç için duyar kasıp, ortalığı savaş alanına çeviren sözde insan hakları savunucularından, Nişantaşı solcularından ya da sanatçılardan bir şey duydunuz mu? Ya da yeminli Erdoğan karşıtlarından, yazar – çizer takımından, imzacı akademisyenlerden? Yahut her şeye maydanoz olup vara yoğa konuşan meşhur STK’lardan? Deyin hele neredesiniz sığ sularda yüzen yeryüzü egemenleri, beyaz efendiler!? AB, BM ve ayarı bozuk sözde barışseverler! Deyin hele nerdesiniz?.. Niye öyle andaval andaval yüzümüze bakıyorsunuz? Ömürlerin baharında kaçırılan bu masum çocuklar için söyleyeceğiniz bir çift söz yok mudur? Köleleşmiş zihninizden, kurumuş vicdanınızdan utanın! Alayınız sahte, alayınız namertsiniz! Lakin bilesiniz ki; her şey yalan, anaların gözyaşları gerçektir. Ve onların ahı, elbet bir gün sizi de bitirecektir…
Selametle…