Kur’an-ı Kerim, münafıkların durumunu şöyle anlatır:
“Onlar duvara yaslanmış keresteler gibidirler. Sözleri etkileyici, ama içleri boştur.” (Münafıkun, 63:4).
Zahiren güçlü ve etkileyici görünürler ama içlerinde ne irfan vardır ne de samimiyet. Onlar korkuyla hareket eder, her eleştiriyi kendilerine yöneltilmiş bir tehdit gibi algılarlar. Bugün bu ayetin ne kadar güncel olduğunu anlamak için etrafımıza bakmamız yeterli.
Hedef ve taş atanlar
Bir dava adamı, hedefe kilitlenir ve taş atanlara bakmaz. Hedefine ulaşmaya çalışan kişi, yol kenarında havlayan köpeklere zaman ayırmaz. Ama bazıları, sadece taş atarak varlık gösterir. Kendilerini hak davanın merkezine koyup başkalarını eleştirerek iftiralarla ses çıkarmaya çalışırlar. Bu kişilere sormak lazım: “Siz, gerçekten bir hedefe mi kilitlendiniz yoksa sağa sola saldırarak mı yol almaya çalışıyorsunuz?”
Bir de şu var: Hizmet mi ediyorsunuz yoksa kendinizi mi savunuyorsunuz?
Keresteler ve kalplerin boşluğu
Münafıkun Suresi, münafıkların en belirgin özelliğini şöyle açıklar:
“Konuşmaları etkileyici gelir ama onlar duvara yaslanmış kütükler gibidir.”
Bugün etkileyici konuşmalarla dikkati çekmeye çalışanlar var. Sosyal medyada uzun cümleler kurup süslü ifadelerle kendilerini savunuyorlar. Ama hakikatte, bu sözlerin ne bir manası var ne de bir derinliği. Çünkü kalpler boşsa sözler de kütük gibi sadece yük olur.
Korkunun pençesi
Kur’an, münafıkların ruh hâllerini şu şekilde anlatır:
“Her sesi, her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar.” (Münafıkun, 63:4).
Bu ifade, korkunun ve güvensizliğin en güzel tarifidir. Eğer bir insan, her eleştiriyi kendisine yapılmış bir saldırı olarak algılıyorsa o kişi, içindeki korkularla boğuşuyordur. Bir hak yolcusu, bu korkuya kapılmaz. Çünkü o bilir ki hakikat yolunda olan bir insanın düşmanı dışarıda değil ancak kendi içindedir.
İftira ve hizmet çelişkisi
Bir insana iftira atarak varlık gösterenler, aslında kendi çukurunu kazmaktan başka bir şey yapmaz. Kur’an’da buyurulur:
“Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar!” (Münafıkun, 63:4).
Bugün “Kur’an hizmeti” adı altında yapılan bu çabalar, gerçekten bir hizmet midir yoksa kişisel hesapların bir sonucu mudur? Eğer gerçekten hizmet ediyorsanız neden taş atmakla meşgulsünüz?
Sonuç: Hedef mi, kendini savunmak mı?
Herkes kendine şu soruyu sormalı:
• Hedefe kilitlenmiş bir yolcu musunuz yoksa sağa sola taş atan bir kütük mü?
• Kalbinizde samimiyet mi var yoksa sadece korkunun gölgesi mi?
Bir kütük olmak kolaydır. Ama hak yolunda bir yolcu olmak, şuur ve irade ister. Bugün taş atanlar unutulacak ama hak yolunda yürüyenler hatırlanacak.
Not:
Birileri kendine sorabilir: Bu yazı bana mı? Eğer taş atan sizseniz bu yazının muhatabı da sizsiniz demektir.
Selam ve dua ile
Fiemanillah