Allahu Teâlâ bizi Nebi Zişan Efendimiz’e (s.a.v.) karşılık ödemeksizin Ümmet yaparak en hayırlı toplum sıfatı ile sıfatlandırmıştır. Bu güzel lütufdan dolayı Allahu Teala’ya ne kadar şükretsek azdır. Bu nimete nâil olmamız güzel olsa da, ondan istifâde etmenin yolu bedelsiz değildir. Bu bedel ise, O’na lâyık olmaktır. O’na hakkıyla ümmet olma vazifemiz, Âyet-i Kerîme’de şöyle buyrulmaktadır;
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allâh’a îmân edersiniz.”(Âl-i İmrân, 110)
İnsanın Hayırlı ümmet sıfatı ile sıfatlanabilmesinin yanında kişiliğinin ve vasfınında Efendimiz’e (s.a.v.) uyması gerekir. Çünkü insanlar karakteri ve kişiliği güzel olan insanların arkasından yürürler. Nitekim Efendimiz Sallallahu aleyhi ve selem Cahiliyye bir toplum’a gönderildi. Câhiliyye insanı, sahâbe-i kirâm oldu ve en güzel Mmedeniyyetimizi inşa ettiler. Çünkü Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem en yüce kişiliğe ve karaktere sahiptir.
Allahu Teâlâ, İnsanların hayırlı bir şekilde ilerleyebilmesi için bu mukaddes görevi bize layık görmüştür ki, az önce zikrettiğimiz ayeti kerimede de bunu Allahu Teâlâ bizlere açık bir şekilde söylemektedir.
Bu ümmeti diğer ümmetlerden ayıran diğer bir sıfat ise sahih ve ihlaslı İmanlarıdır. Asla taviz kabul etmeyen tevhid üzere olan itikatlarıdır. Allah’a,Rasûlü ve ona gönderilen Kur’ân-ı Kerimin bütün hakikatlerine, Allâh’ın peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, kadere ve âhiret gününe şüphesiz inanmalarıdır.Allahu Teala Ashabı tarif ederken şöyle buyurmaktadır;
“Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rızâ isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir.” (el-Fetih, 29)
Bir müminin namazı asâlettir. Secdesi, onun nişânıdır. AllâhuTeala’nın emir ve yasaklarını gözeten, helâl ve haramlarına riâyet eden; iffetli, temiz ve dindar bir şahsiyet olmalarıdır.
Allâhu Teala’ya kulluk, sadece şahsî ibâdet hayatı ile değil, onun hayatının her anı Allâhu Teala’nın rızâsı ve Habîbi’nin sünneti üzerine olmasıdır.
Malesef: Günümüzde Ümmeti Muhammed ‘in yaşantısı eğlenceden, zevkten ve sefadan ibaret olmuş, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin yaşantısından gün geçtikçe uzaklaşmakta, gençlerimiz ilim yuvalarını terk etmekte ve Efendimiz’in (s.a.v.) bize emanet bıraktığı bu mukaddes görevi layıkı ile yerine getirememekteyiz. Annelerin ve babaların gençlerimizi yönlendirmesi para ve mal yönünde değil, Ümmeti Muhammed’e dava şuuruna sahip genç olmaları için gönüllerini medreselere yönlendirerek ümmetin şahlanışına vesile olması hüsnizannıile;
ÜMMET, İslami dava şuuru ile yaşamaz ise ŞAHLANIŞ OLMAZ,
ÜMMET şahlanmaz ise, DİRİLİŞ OLMAZ.
Rabbim: Ümmetin dirilişini görmeyi bizlere nasip eylesin. Genç kardeşlerime İslami yaşantı ile birlikte bir dava adamı olmayı ihsan eylesin. Devlet ricaline sıhhat ve afiyet ihsan eylesin. Âmîn!