Bir bardak çayın fiyatının 3 TL, 4 TL hatta 5 TL olduğu şu zamanlarda; 1 liraya, 1,5 liraya çay satan esnaf krallığı diye bir şey var. Bu mekânlarda hem çay ucuz hem de hayata dair, gündeme dair, siyasete dair ve şehir’e dair bedavaya bilgi sahibi oluyorsunuz. İlk başlarda kulak misafirliği şeklinde bilgi sahibi olunurken gide gele gide gele artık bir araştırma alanına döner bu mekânlar ve istediğiniz her konuyu sorarak oranın müdavimlerinden bilgi alabiliyorsunuz. Alınan bilgiler genellikle egolardan arınmış ve bu hayattan alınabilecek ne varsa alınmış kişilerden geldiği için daha bir değerli oluyor.
Gerçek kimlikleriyle “başıma bi iş gelir, ekmeğimden olurum” demeden gördüğü faule düdük çalan, goldeki ofsayda itiraz eden kişiler bunlar. Bunlar genellikle ya cami çay ocaklarında olur ya da deniz kenarında, otobüs duraklarında termosla çay satılan çevrelerde olur. Şahsımın da yerel yönetimler alanında araştırma yaptığı düşünülürse bu durum benim için kaçınılmaz bir fırsat haline geliyor. Hem çay ucuz hem de kaynağından gerçek bilgi sahibi olmak, insan başka ne isteyebilir ki… (Yazar burada tebessüm ediyor).
Malumunuz gündemde yerel seçim meselesi olunca bu gibi mekânlardan bir hayli veri topluyorsunuz. O verilerden bir kaçını sizinle paylaşmak isterim.
Binlerce lira verilerek yapılan aday anketleri meselesi. Misal en çok karşılaşılan problem: Halkın teveccühü ile anketlerden 1. sıra çıkan aday adaylarının değil de genel merkezlerin çeşitli kriterler (vefa duygusu vs.) sonrası anketlerden 4. sıra çıkan aday adaylarının halkın önüne getirildiği çokça konuşulan durumların başında gelmektedir. Halk bir şekilde partisine ve liderine olan sevgisi hasebiyle bu durumu görmezden gelse de değişen şartlar ve yaşanılan basiretsizlikler (benlik, kibir vs.) yeni dönemde halkın düşüncesini bir hayli etkilemiş vaziyette.
Halkta bir karşılığı olmayan adayın makamı liyakat kurallarından bağışık ele geçirmesinde/gaspında da eleştiriye tahammülsüzlük ve yağdanlık takımıyla iş tutma vakayı adiyedendir. Liyakat problemi aslına bakılırsa Köprülü Mehmet Paşa’dan beri süregelen ve bir türlü çözülemeyen sorunlarımızdandır. Herkes liyakat meselesini istisnasız söylüyor lakin sorun yapısal. Bu sorunu gidermenin en temel yollarından biri gözlemdir. Anlarsınız zaten birileri telaş içindedir (reklamlar, toplantılar vs.) birileri sakindirler (işlerinin gereğini yaparlar). Gücünü makamdan değil de halktan alanlar sonucunu bildikleri maçı banttan izler gibi sakinlerken; gücü halktan değil de makamdan devşirenlerse belki hakem temdit penaltısı verir de maçı kurtarır mıyızın telaşında.
Parti genel merkezlerince yaptırılan anketlerin manipüle edilmemesi adına anketler sadece teşkilat/örgüt bağlamında değil de ismine yakışır bir biçimde yerelin tümünü kapsayacak vaziyette olmalı. Tüm görüşleri içinde barındırmalı. Aksi durum hüsran ile sonuçlanabilir ki bu durumu hiç birimiz istemeyiz.