Türkiye Ampute Futbol Milli Takımı, dünya 2’ncisi oldu. Ben futboldan hiç anlamam. Hiç takım tutmam, hiç maç izlemem, kimin kazanıp kimin kaybettiği hiç umurumda olmaz. Söz konusu Milli Takım olduğunda ise konu futboldan çıkar; Türkiye adına çalışan herkese ettiğim gibi, futbolculara da kazansınlar diye dua ederim.

Türkiye Ampute Futbol Milli Takımı, Dünya Kupası finalinde berabere biten maçın sonunda Angola’ya penaltılarda 5-4 yenildi ve 2. oldu. Asıl olaysa bundan sonra yaşandı. Takımın kaptanı, kendi tabiriyle ağabeyi Osman Çakmak’tan “İyi ki 2. olduk da şu açıklamayı duyabildik” dedirtecek kadar muhteşem bir açıklama geldi.

Kaptan Osman Çakmak, maç sonrası penaltı kaçırdığı için kendini sorumlu hissediyor ve “Ben 5 Kasım’da mayına basıp ayağımı kaybetmiştim. Demek ki 5 Kasım bana yaramıyor. Avrupa şampiyonu olduğumuzda nasıl mikrofonun başına geçtiysem, şampiyon olamamamızın da en büyük sorulusu benim. Takımın ağabeyiyim. Türk halkı hakkını helal etsin.” diyor.

Hani “Yiğitlik nedir” diye sorarsa bir gün birileri, Osman Çakmak örnek gösterilebilir. Tekâmül yani ilerleme, ıslah yani hatalarımızı düzelterek iyileşme olacaksa bir gün eğer; ilk başta sorumluluk alabilen insanların ellerinde olacaktır.

Ben futbolu bilemem ama uzmanların dediğine göre, ortada öyle bir hata da yok aslen. Hani delirse oynarken, sağa sola saldırsa kırmızı kart yese dersin ki: “Hata yaptın, takımı zayıfladı.” Hata yok ortada ama sorumluluk var, yük var.

Bu hal şerefli insan halidir. Sorumluk dairesinde yükleri alabilmek, özür dileyebilmek, helallik istemek, hesap vermeye talip olmak yürek ister. Osman Çakmak’a bakınca bu yüreğin varlığı belli zaten. Bir ayağını 5 Kasım’da vermiş ülkesine ve kalan öbür ayağıyla hizmet ediyor hâlâ. Belli ki kamyon gibi kalbi var adamın.

Bu yürek siyasete de lazım. “Ben hata yaptım, özür dilerim, hakkınızı helal edin bu benim sorumluluğumdu” diyen idarecilerle gelişiriz. Evlere lazım bu yürek. Her halükarda masum, suçsuz, sürekli mağdur insanların delirtici etkisi oluyor başka insanlara karşı. Özür dileyebilen eşlerin evliliklerinde huzur ve bereket var. İşyerlerinde böyle çalışanlar, böyle memurlar, amirler lazım. Hiç kimse, “Ben hatamın farkındayım” diyen insana hatasını silah olarak kullanmaz. Tam tersine siz, “Ben hatasızım” diye bağırdıkça hatalarınızı kafanıza taş diye atarlar.

Osman Çakmak böyle işte, kendi sorumluluk alanının yükünü sırtlanmış, “Hakkınızı helal edin” diyor. Sen bize hakkını helal et Osman Ağabey.