Ticari sinemanın gözbebeğidir gişe. Filmin her türlü özelliğinden önemli olan bilet satışıdır. “İzleyici ne ister” sorusu genel olarak “nasıl daha çok para kazanırım” demektir.
Böyle söyleyince, aynı zamanda endüstri olan sinemanın güçlü bir kanadını hakir görmüş gibi yorumlanabiliyor. Fekat hayır. Bu sadece tespit. Ticari sinemanın esası kazançtır. Filmin sanatsal özellikleri ikinci planda gelir.
Her ikisini sağlayabilmek mümkün değil mi? Elbette mümkün ama zor.
Ülkemiz ticari sinemasına da bu pencereden bakmak gerekiyor. Gişe verilerinin dönemsel değişkenliği ve bilet hesabı şaşan film sayısının gittikçe artıyor olması, derinlikli bir değerlendirme gereğini ortaya çıkarıyor.
Verilerden gidelim…
2019’da sinemamız olumsuz sinyaller verdi. Yıl içinde vizyona çıkan yerli film sayısı 180’den 150’ye düştü. Yıllık bilet satış miktarı da 71 milyondan 59 milyona indi.
Yeni sinema kanunu, bilet fiyatlarındaki nisbî yükselme ve dijital platformların etkisi bu manzarada ağırlıklı sebep. Ancak diğer bir unsur da sinema izleyicisini doğru okuyamama var.
Aslında bakarsanız izleyici dediğimiz olgu fazlasıyla değişken olduğu için standartlar ve raporlar eskisinden daha hızlı güncellenmeli. Önceleri 5-10 senede bir büyük değişiklik hissettiren izleyici karakteri, artık birkaç ayda dönüşüm sergileyebiliyor.
Devam filmlerinde yaşanan hayal kırıklı bunun göstergesi. Son olarak Aşk Tesadüfleri Sever 2 vizyona girdi. İlk film 2011’de vizyona girdiğinde 2 milyon 400 bini aşmıştı. Bütün yıl boyunca satılan biletlerin 19’da 1’i demekti bu. Oysa güçlü PR ile gelen ikinci film 333 binde kaldı. Zira 9 yılda izleyici karakteri ciddi oranda değişti.
Recep İvedik, Mucize gibi bol gişe yapmış filmlerin devam yapımları da 2019’da benzer bir manzara ile karşı karşıya kaldı.
14 Şubat’ta alışageldiğimiz şekilde romantik komedi filmleri vizyona girdi. Ancak sükse yapan olmadı. Ağır Romantik ve Nasipse Olur, toplamda 80 bini geçemedi.
Diriliş Ertuğrul ve Kuruluş Osman dizileri ile televizyon tarihine geçen ve toplumun çoık geniş kesimine ulaşan ekibin filmi olan Türkler Geliyor da gişede umduğunu bulamadı. Milyonları hedefleyen film 500 binin altında şu an…
Gişe matematiği diye bir şey varsa (ki, sürekli güncellenmekle beraber kısmen mevcut bir formül olduğunu söyleyebiliriz), bunu en iyi okuyan ve uygulayan BKM. Sinema yapımcılığına soyunduğu günden bu yana 60’dan fazla film yapan BKM’nin her filmi belli bir seviyenin üzerinde izleyici topluyor. Son olarak Eltilerin Savaşı, 2 milyon 377 bin izleyiciye ulaştı (Hâlâ vizyonda ve 3 milyonu geçmesi mümkün).
BKM’nin en büyük avantajı, televizyonda geniş kitlelerce kabul gören simalarla yola çıkması ve seçtiği konuları da uygun şekilde biçimlendirerek doğru kararlar vermesi… Sadece oyuncu ile olsaydı Fırıncının Karısı da milyonları bulabilirdi. Oysa BKM oyuncuları ile yola çıkan film 165 bin izleyicide kaldı. Zira matematik dediğimiz unsur, senaryodan yönetmenliğe kadar doğru kurgulanmamıştı.
Örnekler çoğaltılabilir…
Dikkat edilmesi gereken husus çok belli. Gişe matematiğinin ciddi kısmını gençler oluşturuyor. Gençler ise yeni medya araçlarının getirdiği algı etkisi ile erken sıkılıyor ve beğenisinden kabulüne kadar karakterini oluşturan unsurlarda az zamanda hızlı savrulmalar ya da değişiklikler yaşayabiliyor. Gişeyi hedefleyen sinemanın bu manzarayı ve zamanın ruhunu gözden kaçırmaması gerekiyor.