Aslında nereden okunursa okunsun gerçek gerçektir… Eğer amaç inkâr değilse bazılarının meseleyi daha iyi görebilmesi için bazen gerçeğin ters yüz edilmesi gerekir…
Bu satırların yazarı da dâhil olmak üzere şunu savunduk: Türkiye’nin son dönemlerde yaşadığı ekonomik sıkıntıların gerçek sebebi finansal saldırılardır…
Ne yazık ki birileri bunu, AK Parti iktidarını yıpratmak adına bir iç meseleymiş gibi yansıttı… Çünkü iktidarı yıkan hamle nereden gelirse gelsin ona sarılmayı siyaset biçimi haline getirmiş bir CHP zihniyeti var…
Fakat “Barış Pınarı Harekâtı” üzerine açıklamalar yapan Trump’ın açık itirafı sonrasında suspus olmuş durumdalar…
Bu suspus oluşun sebebi Trump’ın itirafı da değil üstelik… Çünkü onlar da gerçeğin çok net olarak farkındaydılar… Asıl mesele, çarpıtma bir inanca sarılanların, bir itirafla apaçık ortada kalmalarıdır…
Bu illüzyon onlara önemli bir güç kattı: “Bir iktidarı zayıflatmak için kullanılacak en önemli argüman, ‘Siyasetin sinir merkezi’ konumundaki ekonomidir” gerçeği üzerinden…
Şimdi bu merkeze dokunarak sürekli can yakanların, seçmenin sinir sistemini zorlayanların elindeki en büyük malzeme boşa düştü…
Bu suskunluk aslında illüzyonu çökenlerin yaşadığı geçici bir paralizasyondur ya da şoka bağlı hareketsiz kalma hali… Çünkü illüzyon, bizzat sahneleyen tarafından çökertilmiştir…
Bazıları ise gerçeği illa tersinden görmek zorundadır… Bu ülkenin insanları ya da ilim adamları gerçeğe vurgu yaptığında, “Zaten bu dış güçler hep bizimle uğraşır” aşağılamasıyla ve komploculukla itham edilir…
“Gerçeğin illa Batılı birinin ağzından gelmesi gerekir” kompleksinde olanlar, kendi topraklarının insanına ne zaman güven duyacaklar…
Evet, “Bizde komplo ve komplocu yoktur” demiyorum… İzah edemediği bir mevzuyu, komploya bağlayarak “izah etmiş” olmanın sığlığına kaçanların olmadığını da iddia etmiyorum…
Bir meseleyi ilmi usule tabi tuttuğunuzda tarihsel, sosyolojik, felsefi tutarlılıklara sahip ise ve bu yöntemlerle izah edebilme gücüne de sahip iseniz, komplo üretmiş olmazsınız; ama söylediklerinizi anlamaktan çok uzak olan kafalar başka bir kolaycılıkla, sizi komplocu yaparak kendilerini rahatlatırlar…
Çünkü sizin söylediklerinizi kabul ettiklerinde rahatları kaçacaktır; en azından okuma ve araştırma zahmeti açısından…
Oysa cehalet, acınası bir rahata kaçış yoludur…
Tıpkı şimşek çakışının bilimsel sebeplerinden bihaber olan ilkel kabile mensubunun, “Tanrılar bize kızıp göğü kamçılıyorlar” kolaycılığına kaçması gibi…
Ey kendini kandıranlar ve ey cahil kalmada ısrar edenler!
Hakikat Allah’ın güvencesindedir ve yok edemeyeceğiniz kadar güçlüdür; hem de sizi zelil edecek kadar…