FETÖ var, yeniden biti kanlanmaya başlayan PKK var, Suriye var, Musul var, burnu havada gevezelik yapan AB var, bütün terör örgütlerinin ortak sevgilisi ABD var(…) derken derdi başından aşmış bir Türkiye var yani… Şimdi gelin bütün bunların arasında kalplere sürur olacak, şahane bir şeyden konuşalım. Bunlar ve daha birçok derdimizi kökünden çözecek çareyi konuşalım aslında.

Önceki iki gün boyunca Urfa’da yıllardır herkesin şikâyet edip yakındığı bir meselenin çözülmeye başladığına şahit oldum. Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan aramışlardı beni. “Urfa’da iki gün sürecek özel bir etkinliğimiz var, davet etsek gelir misiniz” dedikten sonra, “Okulları gezeceğiz, lise öğrencileriyle buluşacağız, katılır mısınız” demişlerdi. Hiç ikiletmedim; kalktım Urfa’ya gittim. İyi ki davet etmişler, iyi ki gitmişim…

Liselere gittik, Anadolu liselerini, meslek liselerini, spor ve güzel sanatlar liselerini gezdik. Devlet, öğrencileri oldukları yerde, sınıflarında ziyaret ediyordu. Bu zaten başlı başına harika bir şey. Gözleri parlıyor talebelerin, değerli olduklarını anlıyorlar. Bakanlıktan ağabeyleri ablaları onlara misafir gelmiş…

“Bakanlıktan geliyor”dediğim ağabeyler, ablalar çılgın bir ekip, ellerinde kolilerle giriyorlar sınıflara. İçinde onlarca farklı malzeme olan kutular dağıtıyorlar gençlere. Ve “mış” gibi yapmıyorlar gerçek bir şeylerin peşindeler, dertliler yani. Bir önceki gece bilgisayarların başında çalışmışlar, okulları öğrencileri incelemişler, gözler uykusuzluktan kıpkırmızı olmuş. Çocukların yanına gidiyorlar, “Hadi” diyorlar, “Yapabilirsin” diyorlar; cesaret veriyorlar, moral veriyorlar…

Ben de onlarla birlikte gezdim okulları. Üretmeye, katılmaya, bir derde çare aramaya ve belki de en önemlisi hayal kurmaya teşvik ettik liseli gençleri. “Hayal kurun, kendinizi fark edin, cesaret edin, katılın ve üretin” diye anlattık. Yöntemlerden konuştuk ve sonra aldılar içinde çok çeşitli malzemeler olan kutuları ve gruplara ayrıldılar. Her grubun başında bakanlıktan gelen bir ağabey ya da abla eşlik etti onlara. Nasıl heyecanlılar, nasıl mutlular, yerlerinde duramıyor Urfa’nın liseli gençleri, keşke herkes görseydi; keşke bütün Türkiye izleseydi o cam gibi parlak elmas gibi keskin fikirli çocukları… Aman Allah’ım ne fikirler ne projeler çıktı o çocuklardan. Hepsi sanki bu anı bekliyormuş. Birileri gelsin bize bir fırsat versin diye bekliyorlarmış sanki. Ben iki gün boyunca bunlara şahit oldukça çocuklardan daha fazla heyecanlandım. Mesela GAP Anadolu teknik lisesinden bir öğrenci grubu öyle bir fikir geliştirdi ki “Yahu siz bunu gidin tescil ettirin, patent alın” bile dedim. 15 yaşında bir kız öğrenci, grup sözcüsü olarak şöyle anlattı projesini:

“Trafik çok büyük dert. Zaman kaybediyoruz, boşuna enerji kaybediyoruz, sinirlerimiz bozuluyor, herkes trafik yüzünden birbiriyle kötü konuşuyor. Bence hepsinden kötüsü kazalar da oluyor trafik yüzünden. Ambulans ve İtfaiyelerin trafiğe takılması yine başka bir dert. Öyleyse bütün yolları ve yol kenarlarını manyetik bir ağ ile örelim. Şehri bütün cadde ve sokaklarını algılayan manyetik yol haritasını şehri yöneten bir yapay zekâya bağlayalım. Her arabalar, kamyonlar, otobüsler, minibüsler, kargo araçları, özel arabalar, ambulanslar ve itfaiye araçları bu yapay zekâya bağlansın. Her aracın içinde şehrin yapay zekâsına bağlı bir otomatik pilot olsun. Bir yere gitmek isteyen, arabasına biner ve navigasyon cihazından nereye gitmek istediğini seçer. Gerisi aracın otomatik pilotu ve şehrin yapay zekâsı tarafından idare edilir. Bu sayede bütün cadde ve sokakları anlık kontrol eden sistem araçları hem en hızlı hem de kazasız belasız yerine ulaştırır. Mesela ambulansların siren çalmasına bile gerek kalmaz çünkü şehrin yapay zekâsı, ambulans beklenen adresi bildiği için yol üzerindeki bütün araçları kenara çekerek ambulansa yol açar…”

Gençlik ve Spor Bakanlığı Urfa’ya gitti, 15 yaşında bir lise öğrencisine dokundu, cesaretlendirdi ve içinde hayallerin olduğu bir kutu verdi ve sonuç bu işte. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” (Buhari, Megazi, 35) diye buyuruyor İki Cihan Sultanı Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz. O yüzden, Akif Çağatay Kılıç’tan başlayıp kolileri okullara taşıyan şoförlere kadar bu fikrin içinde her kim varsa hepsinden Allah razı olsun. “Büyük Türkiye” diyoruz ya hani, “Türkiye kalkınsın” diyoruz… İşte bir gün bu hayallerimize tam da böyle “Üreten Gençlik Meşalesi” gibi projeler sayesinde kavuşacağız. Kim ki bu memlekete dertleniyor ve elinden geldiği kadar bu derdiyle amel ediyorsa Allah hepsinden razı olsun…