Bugünlerde nice şeyler görüyoruz. Kuzu postuna bürünmüşleri mi ararsınız ya da imanlı ve İslami bilgilerle yetişmiş nesle yani imam hatipliye saldıranları mı? Ne ararsanız. Şükürler olsun ki yakayı ele veriyorlar. Ne oldukları meydana çıkıveriyor Elhamdülillah.

Mü’min uyanık olmalıdır. Dostu düşmanı iyi seçmelidir. Birlik olmalıdır.

Gönlü ve ufku kapkaranlık olan insanlar var. Doyumsuzca dünyaya sarılırken, bir canavar misali iman ve İslam ehline saldırırlar. Hep böyledir onlar.  Birbirlerine benzerler. Bir sıkıntı olsa ehli imana atmaya çalışırlar sorumluluğu. Ama aslında kendileri kapkaradır. Ak yerleri yoktur ki onların.

İşte şimdi de İmam Hatipliye taktılar. Sindiremiyorlar. Ağır geliyor. Buldukları şeyhler (!) de kendilerinden çıktı zaten. İdare edenler de İmam Hatipli. Ne yapsınlar? Saldıracaklar.

Dinimize, inancımıza, Peygamberimize (sas) ve bu büyük manalarla talebe yetiştiren imam hatiplerimize, oradan yetişen edep ve ahlâk timsâli gençlerimize lâf atan ve  hakaret edenlerin cenazeleri asla imam hatiplilerin önüne gelmesin. Gitsinler inandıkları yerde gömülsünler. Hakaret ettikleri insanlara niye geliyorlar? Bizler, çocuklarımız ve torunlarımızla hep İmam Hatipliyiz ve inşaallah daima da öyle devam edeceğiz.

BİR HATIRA

 

Biz Mahmud Sami Ramazanoğlu İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı ve Toptancılar Camii İmam Hatibi iken, okulumuz için yardıma çıkmıştık. Şu İmam Hatip sevgisine bakın ki bazı esnafımız bize; ‘ne kadar vereyim hocam’ diye sorunca, yanımdaki hocam hayret ediyordu. Evet bu, İmam Hatipti. Celaleddin Öktenler’in, H. Veyis Zade’lerin ağlayarak açtığı o ilim ve hikmet yuvalarıydı. İnsanlar dini bilgisiz bırakılmış, cenazelerini yıkayacak hoca yokmuş o zamanlar. Bu arada bir esnaf hatırasını anlatmıştı. ‘Hacı Veyis Zade hocam Aziziye Camii civarında İmam Hatibe yardım topluyordu. Ben de genç ve küçük bir esnaftım. Bana gelip söylediği zaman, kasayı açıp çekildim. Hocam dilediğin kadar al. Aldı. O gün öyle bir iş yaptım ki, anlatamam.’

MÜ’MİNLERİN DOSTLARI

 

“-Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Rasûlüdür ve iman edenlerdir. (O iman edenler ise) Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.” 5 Maide 55.

Bazı hadiseler, bazı gerçekleri hatırlatır. İşte hakikat, işte mü’minlerin reçetesi ve işte dostlarımız. Onlar ne güzel dostturlar; Allah, Rasûl’ü ve mü’minlerden Allah’ın emirlerini yerine getiren kişiler. Yani takva sahipleri. O halde biz Allah ve Rasûl’ünün ve de mü’minlerin dostu olmayı istiyorsak, Rabbimize boyun eğenlerden olalım. Sevdiklerimizi de onlardan tutalım. Çünkü Allah’ın Rasûl’ü (sas):

“-Ancak mü’mini dost (ve arkadaş) edin! Yemeğini de ancak (Rabbinden) sakınan yesin, buyurmuşlardır.” Ebû Dâvud, edeb 16.

İman-ı kâmil mü’minler, Allah’ın dostlarını dost ve O’nun düşmanlarını da düşman kabul ederler. Bu hususta hiç bir zaman zaaf göstermezler. Çünkü bilirler ki Allah’ın düşmanlarını dost tutmak, Rabbinin gazabını üzerlerine çeker ve O’nun bütün ibadetlerini mahveder. Bu hususta Abdullah b. Ömer (ra) şöyle der:

“-Bir insan sabahlara kadar namaz kılsa, günlerce ardı ardına oruç tutsa; Allah’ın dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmadıkça, bütün bunların hiç bir faydası yoktur.”

İşte bu hakikate binaen küfrü imana değişen insanlar babalar ve kardeşler bile olsalar yine dost olamazlar. Bu hususta bir ayet-i kerime:

“-Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.”9 Tevbe 23.

ZALİMLERİ DOST EDİNENLER

 

Zalim sadece onlar değildirler. Mü’minim deyip, o insanları dost edinen kimseler de zalimdir. Zira inanan insan ancak Allah’ı, Rasûl’ünü ve Allah’tan korkan mü’minleri sever. Bunun zıddı olanlara ise düşman olur:

“-Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah’tan korkun; eğer mü’minler iseniz…” 5 Maide 57.

Evet, “eğer mü’minler iseniz” buyuran Rabb-ı Zü’l-Celâlimiz hatırlatma ve ikazda bulunuyor. Ve; mü’min olan ancak Allah’ı dost edinenleri sever, O’nun gayrilerine düşman olur, diyordu. Allah kimlerin dostu idi? Hakikat şudur ki:

“-Allah iman edenlerin dostudur. (O Allah ki), onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” 2 Bakara 257.

O öyle bir Dost’tur ki, O’ndan gayri sahip ve yüce yoktur. Kâinatın Malikine kim dost olmak istemez ki:

“-Bilmez misin ki, göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.”  2 Bakara 107.

O Allah’tan gayriye yönelmek, onları dost sanıp sarılmak ne büyük gaflettir:

“-Zalimlere asla meyletmeyin. Aksi takdirde cehennem ateşi size dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. (Allah’tan gayri dost edinecek olursanız) yardım görmezsiniz.”11 Hûd 113.

 

SONSUZ MERHAMET

 

O yüceler yücesi olan Mevlâ’mızın merhameti ne kadar sonsuzdur. Bu merhametlerinden dolayı, mübarek kitabının her tarafı bin bir hakikat ve hikmetlerle kulları uyarır. Tehlikeleri ve ebedi mahvına sebep olacak durumları haber verir. Ol yüce Rabbimize binlerce şükürler olsun.

İşte mübarek uyarılarından biri daha:

“-Ey iman edenler! Sizden olmayanları yakın dost edinmeyin.

Onlar size fenalık yapmaktan geri durmazlar. Sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Kinleri ağızlarından dökülür, sinelerinin gizlediği ise, daha büyüktür.

Düşünürseniz, Biz size ayetlerimizi açıkladık.” 3 Al-i İmran 118.

MÜTHİŞ BİR TEŞBİH

 

Allah’ımız, Hakk’ı unutup Rasûl’ünü terk ederek, Rabbini inkâr edenlere dost olanların hallerini, akıllara durgunluk veren bir teşbihle misal getirir. Bakınız, idrak ederek on defa okuyalım:

“-Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise, şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler.” 29 Ankebut 41.

Ne güzel bir teşbih!

Aslında tabiidir ki, biz mü’minler Allah’ı sevenleri sevip sevmeyenlere buğzedeceğiz.

Ah, bu sevgiyi bularak bu buğza da ulaşabilsek… O sevgi, bizler için ab-ı hayat, kurtuluş!

O buğz, mü’minler için imanın kemaline eriş!

Ve bu kişi, Rabbin dostu, yari, güzel bir kulu…

Sonra da bu kul aşk, şevk dolu olup çağlayan bir derya gibi şöyle der ta gönülden:

“-Benim dostum, kitabı indiren Allah’tır. O, salih kimselere dost olur.” 7 A’raf 196.

O salih kullardan olmak ne güzel! Zira onların dostu, yâri, yardımcısı ve sevgilisi Rabbi olan Allah’tır.

Bundan gayri bir zenginlik, bir varlık, bir mana ve binlerle hakikat var mıdır?

Bir kez O’nun için gözyaşıyla ağlamak, deryalar dolusu manâ ve hikmet denizine gark olmak… Bu O’nun dostluğuna işarettir. Bu O’nun sevgi pınarıdır.

Allah’ım ! Dostluğunu bizlere nasib eyle ve ebediyen bu dostluğundan ayırma. Gerçek Dostun Muhammed Mustafa’nla birlik eyle!

Dostu dosta kavuştur, ey melekü’l-mevt,

Ölüm vuslat, ölüm ki ba’sü ba’de’l-mevt.

Rabbimiz bu şuura ermek, kâfir ve münafıklara karşı şiddetli olup, gerçek mü’minlerle dost olarak, Kendisine kavuşmayı nasib eylesin!

İMAM HATİPLİM!

Bir gül misâli açarsın İmam Hatiplim,

Gönlünü Hakk’a verirsin İmam Hatiplim,

Canda Canânı bulursun İmam Hatiplim,

Sana kızan huzur bulmaz İmam Hatiplim!

***

Bir cansın mü’min yüreklerde kıpırdayan,

Canlara hizmet etmeye yollar arayan,

Gönüller yaparak nice duâlar alan,

Sen rehbersin insanlara İmam Hatiplim!

***

Düğün, nişan, cenaze ne olursa olsun,

Gece gündüz daima hizmete durursun,

Sonra o nankörlerden hakaret bulursun,

Sen yolunda gayretli ol İmam Hatiplim!

***

Dâvân ki, onun özü Kur’an ve Sünnettir,

Hidâyet yolunda her biri işarettir,

“Üd’u ila sebili Rabbike” davettir,

Hikmet ile çağır yine İmam Hatiplim!

***

Mahşer günü gelecek, hesap sorulacak,

Zalimler cezasını nasıl da bulacak,

Cennet ve cehennem sahibiyle dolacak,

Gönlün huzur ile coşsun İmam Hatiplim!