Yaşamak, ne kadar anlamlıysa, o kadar da iniş çıkışlı, sevinçleri kederleriyle bir bütün. Hepsinin amacı, insanı bulunduğu yerden daha yükseğe taşımak. Zaman zaman kimi bize kimi başkalarına bağlı sıkıntılar yaşarız. Hatırladıkça içimizi yakan bizi üzen bu olaylar, bazen bizi kilitler. Çok eskiden yaşandığı halde, bizi derinden etkilemeye devam eder.
“Şu çeşme ne güzelmiş, su içecek tası yok. Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok” muhayyer kürdî bir şarkı…
Gönlün kırıklığı, aynı zamanda bedenin kırıklığı demektir. Gönül ve beden aynen bileşik kaplar gibi çalışır ve bir şey varsa iki tarafta etkilenir ve eşitlenir. Bizim bir işin başına geçmek ve bir şeyleri neticelendirmek için bizim kendimizi hafif, enerjik ve istekli hissetmemiz lâzım. Bu motor güçtür. Bu varsa bir şeylerin var olma ihtimalinden söz edebiliriz. Bir duyguyu oluşturan dinamikler çok çeşitli olabilir. İnsanın “İçime işledi” dediği yaşanmışlıklar bazen o kadar derin kırıklıklar oluşturabilir ki, bu kırıklık yaşama enerjisini bile tüketebilir. Bu sebeple, gönül yorgunluğu, kırıklığı çok ciddiye alınması gereken bir durumdur. Bizi yoran ve içinden çıkamadığımız meseleler, derhal kurulmamız gereken gönül yüklerimizdir ve kurtulmadığımız müddetçe bizi bloke ederler.
Zihnimizin “Niçin” sorusuna verdiği cevap anlamdır. Yaptıklarımıza yüklediğimiz anlam kişiler ile ilgili olursa, kırıklık, yorgunluk ve hatta depresyon neredeyse kaçınılmazdır. Fakat yaşamanın anlamını ve yaşadıklarımızı Allah’a (c.c) bağladığımızda sistem çok daha farklı çalışmaya başlayacaktır. Bu durum, kendimizi ve kendimizin dışındaki herkesi ve her şeyi, bizim Allah’a (cc) olan yolculuğumuzun insanı kâmil olabilme aşamaları olduğunu bilirsek, önce ve sonra sadece kendimizi onarma ve yüceltme sürecine gönüllü geçiş yaparız. “Olaylara kuş bakışı bakmayı başarabilmeliyiz ki detayların arasında kaybolup bütünü gözden kaçırmayalım”
Bizler, sıradan yaşayıp ölmek için gelmiş olamayız. “Her zorlukla güçlükle birlikte bir kolaylık vardır” (İnşirah 5-6) diyen bir Rabbimiz (cc) var. Bize meleklerden üstün olabileceğimizi müjdeliyor. Yüzümüze kapanan bir kapı, daha iyi başka bir kapının müjdesidir. Sıkıntı çekip zorlandığımız ilişkiler ya da olaylar; bizim gelişip olgunlaşmamız, insan gerçeğini daha iyi anlamamız ve ömür yolculuğuna bilgelikler katmak içindir. Önceki sustuklarımız, kendimizi ve ilişkilerimizi korumak için bir strateji ve güçlü bir tutumdur. İnsanın daha iyi olması için atılan her adım Allah (cc) katında çok değerli. Hiç emeği zayi etmeyen bir sistem var. Bütün bu yaşadıklarım, belki de benim zayıf yönlerimi güçlendirebilmem için antrenmanlardı. Hani Allah (cc) ne yapacağımızı denemek için bizi yaratmıştı ya (Mülk 2), bunların hepsi işte o denemeledirr. Her iyi niyetli davranış, kullar bilse de bilmese de, Rabbimizin (cc) tarlasına, belki de bire yedi yüz verecek bir tohum atmak gibidir. Geçmiş, yaşanması gerekenlerle yaşandı bitti. O zaman ona ihtiyaç varmış ki öyle davranmışız. O kadar biliyor muşuz. Eksiğimiz yok mu? Var, tövbe silgisi ile silip, beyaz bir sayfa açmak, Rabbimizin (cc) bizden istediğidir. Hep ileriye, hep iyiye ve hep yürek dolusu sevgiyle. BİZ BUNA DEĞERİZ.