Sanat, çok katmanlı ve zamanı hareket ettiren bir organizma. Sürekli güncellenen bir yazılım adeta. Teknik yanı güçlü fekat teorisi katman katman uzayan bir umman…
Sanatın ne olup olmadığı hususunu değerlendirmek için ne kadar çabalarsak çabalayalım eksik kalır. Zira biz sanat namına bir not düştüğümüz esnada zaman geçiyor ve belki dünyanın başka bir coğrafyasında sanat tanımına etki edecek hareketlenme yaşanıyor.
Sanatın ne olduğu/olmadığı noktasında en güçlü erkenin zaman olduğu kanaatindeyim. Sanat ürünlerinin değerlendirilmesi noktasında da çok önemli bir unsur.
Diğer önemli bir husus ise eleştirmendir. Yani değerlendiren zamanın ön izahat erbabı… Yani yorum gücüne sahip olan… Yani tahlil alanı ve aksanına dair birikimi olan… Yani bu mevzuun duygusunun farkında olan… Yani duygusu olan… Yani görgüsü olan… Yani kaygısı olan… Yani sanatın hem takipçisi hem de öncüsü olan…
Tam da bu noktada eleştirmen ve sinema yazarını ayırmak gerek. Ya da ayrılması gereken çok kişi var. Sinema yazarı vizyon filmleri veya sinema gündene dair -mecranın diline ve isteğine göre- belli alanda yazı kaleme alan kişidir. Sinemaya dair genel bilgi ve görgüsü olması yeter. Teknik, teorik değerlendirme beklentisi yoktur. Yazı da genel olarak geçicidir. Gündeme bağlıdır.
Eleştirmen ise sinema sanatı bağlamında muhatap olduğu eseri irdeleyen, teknik kullanımından teorik/içerik uygulamasına/kurgulamasına kadar geniş yelpazede okuma ve sunum yapan kişidir. Zaman ile yerini bulacak olan sanat eserinin istikametine katkı sağlar.
Bir filmin irdelenmesi ve yerinin tartışılması noktası da eleştirmenin öncelikli gayesidir. “Acaba bu hafta hangi filmi izlesem” sorusunun muhatabı eleştirmen olamaz. Sinema yazarı bu hususa cevap verebilir. Ancak sinema sanatının sıkı takipçisi olan “sinefil” dediğimiz izleyici, hem eleştirmenden hem de sinema yazarından faydalanabilir.
Eleştirmenden faydalanacak başlıca grup ise sinema üreticileridir. Aynı zamanda sanat çevreleri… Çünkü eleştirmen -bir nevi- doktordur. Teşhiste bulunur. Tedavi yöntemlerine dair reçete sunabilir. Doğrudan olmasa da kapı aralayabilir. Senaristin, yönetmenin ve diğer sinema üreticilerinin şahsi yolculuklarına dair da katkıda bulunabilir.
Peki, yönetmen filmini eleştirmene beğendirmek zorunda mıdır?
Esasında bu sorunun cevabı yazının diğer kısmında saklı. Ama şunu net bir şekilde söylemek gerek ki; sanat söz konusu olduğunda hiç kimse, hiçbir zümre, hiçbir grup, teori, bakış ya da kural kati değildir. Patron yoktur.