Dile kolay, tam 402 yıl boyunca Türkiye’nin toprağı olan Filistin, 1917’de elimizden çıktı. 1948’de İsrail tarafından işgal edildiğini günden bu yana ise bu topraklar gün yüzü görmedi. Filistin halkı işgale karşı kendini koruyabilmek için çeşitli silahlı örgütler kurdular. Ne yazık ki bir kısmı taşeronluk yapmaktan öteye geçemediler. Ortadoğu’daki dikta rejimleri, “kendi çıkarları” için Lübnan İç Savaşı’ndan, Suriye’de hala şiddetli bir şekilde devam eden iç savaşa kadar pek çok çatışma alanında bu örgütleri kullandılar. Oysaki, bu örgütlerin varoluş gerekçesi, İsrail işgalini durdurmaktı.

Esed rejimi gibi, kendi halkını gözünü kırpmadan katleden Ortadoğu rejimleri için “Kudüs daima kendilerini meşrulaştırma” gerekçesi oldu. İran, Suriyeli Müslümanların üzerine vahşi örgütlerini salarken, “Kudüs’ü kurtarmak” gibi bir gerekçeyi sundu. Esed rejiminin, “Müslüman mezarlarını yıkıp, içindeki ölü bedenleri dahi parçalayan” teröristlerinin dilinde de aynı nakarat: Kudüs’ü kurtarmak.

KUDÜS’Ü BUNLAR MI KURTARACAK?

Bugün İdlib’de, Halep’te insanlığın gördüğü en alçakça saldırıları gerçekleştiren Esed rejimine destek veren onlarca terörist örgüt var. Bu örgütler, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında Türk Ordusu’na karşı savaştılar ve hala savaşıyorlar. Bunlar, İdlib’e masumların canlarını korumak için giren Mehmetçik’e karşı savaşmaya ant içmiş durumdalar.

Bunların bir kısmı PKK’nın kardeşi olan Türkiyeli terör örgütleri: MLKP, MKP, Hatay’ın Türkiye’den koparılması için savaşan THKP-Acilciler ve DHKP-C gibi. Fakat, bu örgütlerin Filistin ve Lübnanlı kana doymayan kardeşleri de karşımıza sıralanmış durumdalar. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) bunlardan sadece birisi. Türkiye’deki sol terör örgütlerinin Filistin uzantısı bu Esed beslemesi örgüt, kurulduğu 1968’den bu yana daima Baas rejiminin bir taşeronu oldu. Sadece Suriye’de değil, Lübnan’da da Müslümanlara karşı savaştı. Adında Filistin olması bu terör hücresini temize çıkarır mı? Üstelik Türk ordusuna karşı cephedeki yerini almışken.

BU ÖRGÜTLER TERÖRİST İLAN EDİLMELİ

Lübnan’daki Hizbullah Örgütü de, 2012’den bu yana Suriyeli mazlumların korkulu rüyası haline geldi. En büyük katliamlar, Nasrallah’ın emrindeki bu teröristlerin eliyle gerçekleşti. Hamaney’e biatlı bu teröristler, Türkiye’nin bölgedeki gözlem noktalarının önünde videolar çekip, “Osmanlı’dan intikamımızı alacağız” diye böğürüyorlar.

Tüm Ortadoğu’da, Asya’da, hatta Karabağ’da Ermenileri destekleyerek, İran’ın yayılma politikası uğruna binlerce Müslümanı öldüren Kasım Süleymani bile Kudüs Gücü komutanı olarak tanınmıyor muydu?

Mehmetçiğin kanını dökmek için fırsat kollayan, PKK ve türevleriyle omuz omuza Türk Ordusu’na karşı savaşan bu örgütleri “terör listesine” almak için daha ne bekliyoruz. Başta Hizbullah ve Iraklı Haşdi Şabi çeteleri olmak üzere FHKC gibi “Filistin için savaştığı maskesini” takan bu örgütler, Türkiye’nin de düşmanı değil mi?

Kudüs davasının tarihte olduğu gibi bugün de, en büyük sahibi olan Türkiye, bu örgütleri terörist olarak ilan ederek, büyük bir istismarın da sonunu getirmelidir. Ayrıca, İran’ın kontrolündeki Filistin İslami Cihad‘ına ve Hamas‘a da çağrı yaparak, bu “dikta rejimlerine verdikleri her türlü desteği sonlandırmalarını” ve Filistin davasına odaklanmalarını “açık bir dille” ifade etmelidir.

Türkiye, başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgede “teröre ve terör rejimlerine” karşı varlık mücadelesi yürütürken, “Kudüs davasının ardına gizlenip”, düşmanlarımızın yanında saf tutanlara karşı net bir tavır almak için geç bile kalmadı mı?

Kudüs’ü bahane edip, daha kaç yüz bin masumun kanına girecekler?