Her 28 Şubat bu ülkede yaşayan inançlı insanlar için acının tazelendiği bir gün olarak tarihimizde yerini alacaktır. 3 Kasım 2002 Ak Parti iktidarıyla bitirildiği zannedilen 28 Şubatçılar mevcut iktidarın mücadelesine rağmen zulüm, baskıdan hiç vaz geçmedi.
27 Nisan 2007 muhtırası,Ergenekon, Balyoz darbe girişimiyle 28 Şubat’ın etkisini sürdürülmek istendi. Her girişimleri başarısız olunca da bu sefer de FETÖ terör örgütünün Silahlı Kuvvetler içindeki hücrelerini harekete geçirerek 15 Temmuz’u gerçekleştirdiler.
Çok şükür başarısız oldular ama 28 Şubatçıların bu bir yıl değil bin yıl sürecek diye milletin değerleriyle savaşı bu ülkeye çok zaman ve her şeyden önemlisi çok maddi-manevi değer kaybettirdi. 17-25 Aralık’tan sonraki 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüyle birlikte de milletin zaferine rağmen devletin yapısı, hiyerarşisi çok ama çok zarar gördü.
Ve nihayetinde görüldü ki 28 Şubat 1997’de milletin değerlerine karşı başlatılan savaş zaman içerisinde aktörlerin yıpranmışlıklarıyla ve değerlerini, kaybetmeleriyle birlikte yeni aktörlere yerini bıraktı. Yıllarca milleti Kemalizm adına ezenler bu sefer FETÖ üzerinden onun değerlerine savaş açtılar. FETÖ’nün görünüşte dayandığı dini yapı referans kullanılarak milletin geleneksel dini duyguları, zihni allak bullak edildi.
Mücadele de hız kesmeden devam ediyor. Bu işle alakası olmayanlar mağdur oldu ancak suçsuzluklarını ispat etmek için hukuki yollarla mücadelesini sürdürüyorlar. Ben inanıyorum ki mağduriyetler zaman içerisinde sona erecek. Ancak hala içimizde hatırı sayılır sayıda ve ne zaman nasıl bir görevle karşımıza çıkacağını düşündüğümüz kriptolar uyuyor gözüküyorlar.
Fakat en az FETÖ’cüler kadar bu milletin değerlerine savaş açan 28 Şubat’çıların ve onların işbirlikçilerinin, başörtüsüne el uzatanların FETÖ’cü olmasın da ne olursa olsun denilerek yargılanmalarından geçtik denize düşen yılana sarılır misali sahiplenilmesine anlam veremiyoruz.
Yüzbinlerin, milyonların gelecekleriyle oynayan bu Millet düşmanlarının ellerini kollarını sallaya sallaya hala görevlerinin başında olmakla kalmayıp üst görevler için güvenlik soruşturmalarına bile gerek olmadığının düşünülmesi ise trajikomik bir durumdur.
FETÖ’cüler nasıl bu milletin, nasıl bu devletin düşmanıysa 28 Şubatçılar da en az onlar kadar bu milletin, devletin düşmanıdır. İnanan insanlara çok büyük zulümler yapmışlar ve milletin inancıyla , ekmeğiyleoynamışlar, eğitim haklarını ellerinden almışlar ve onların yerlerine kendi militanlarını devlete yerleştirmişlerdir. Suçları sadece bir darbe suçu değil insanlık suçudur, nefret suçudur. Eğer siz bunları yargılamazsanız bu milletin her 28 Şubat’ta acısı artarak devam edecektir.
Bugün nasıl FETÖ’cüler devlet görevlerinden uzaklaştırılıyorsa aynıyla 28 Şubatçıların da devletteki görevlerinde uzaklaştırılmaları bir nebze de olsa yaramıza merhem olacaktır. Yoksa her 28 Şubat’ta bu millete yapılanları hatırladıkça yaramız soğumuyor tam aksine bu alçakları aramızda gördükçe yaramıza tuz basılmaya devam ediyor.