Bu çağrım “şakirt”in gerçek manada gibi olması gerektiğini düşünenleredir: Lütfen önyargısız, zihnini boşaltarak ve düşünerek oku;  Kur’an buyruklarının hilafına olan yan varsa dikkate alma.

Aklını ücretsiz olarak kiraya vermiş olmak değildir şakirtlik;  gerçek bir şakirt isen artık gerçekleri kabullen, susma çık ve gerçekleri söyle. Söyleyemiyorsan zihninde ve kalbinde kabul et.

Şakirtlik “Amaca giden her yol mubah” diyerek aklına esene, kendine engel gördüğü herkese kumpas kurmak mıdır? Ya da kendini âlemin akıllısı/kurtulmuş fırka görüp diğer Müslümanlar’ı Hıristiyan hatta Yahudiler’den daha tehlikeli görmek midir? Yoksa sizi sırf Müslüman bildikleri için seven, sayan evini, sofrasını ve gönlünü açan samimi insanlara dahi rol/takiye yaparak ihanet etmek mi?

Sadece zengin ve makam-mevki sahibi olanlara değer verdiniz, güce göre konumlandınız. Bir inancı olsun veya olmasın sizin ideallerinize giden yola taş koyduğunu düşündüğünüz herkesin hayatını desiselerle kararttınız.

Aslında kabul edilemez ama hadi diyelim ki ilk başlarda cemaatin içine sızmış bir ihanet şebekesi çeşitli denemelerde bulundu; ihaneti anlamadınız/uyanmadınız. İlim, irfan, edep ve güzel ahlak timsali gösterdiğin “altın nesil” 15 Temmuz’da bir daha şişeden çıktı; hem de ne çıkış?

İhanetin ve alçaklığın zirvesi olan 15 Temmuz’da (lisan ile kabul etmesen de aslında bizden çok daha iyi bildiğin ve tanıdığın) gizli ve açık şakirt arkadaşların gözlerini kırpmadan oluk-oluk akıttığı kıpkızıl kanlara dâhi sinema boyası muamelesi yapmak, tiyatro demek, tevil yoluna gitmekle kendinizden başka kimi kandırabilir, kime inandırabilirsiniz?

Bağlılarınız ayakta su içmenin mekruh olduğu bilinciyle yere çömelip üç nefeste içtikten sonra emrindeki askerlere karşılarında vatanları için bayrakları ve “tekbir”lerinden başka bir şeyi olmayanlara “ateş” emrini gözünü kırpmadan verebildi. İtaat etmeyenlere de “ateş etsenize l.n şerefsizler” demeyi de ihmal etmedi.

Şöyle bir bak etrafına dün televizyonlarda ahkâm kesen, gazetelerinizde pervasızca kılıç öşürenler nerede? Sizleri birer kalkan olarak kullanan burnundan kıl aldırmayan kibir abideleri yurtdışında kaçak. Ulvî gayeler için toplanan paralarla fahiş ücretler mukabilinde sübvanse ettiğiniz liberal lejyoner kalemşorlar tek tek satıyor sizleri: “Böyle olduklarını bilseydik selam bile vermezdik!”

Tarihteki en kanlı, en alçak, en hain ve en vahşi darbe girişimiyle “Alnı secdeye gidenden zarar gelmez” imajını yerle bir ettiniz.

Hâlâ, “15 Temmuz’da amacımıza ulaşamadık ama elbet bir gün mutlaka” diye gizlenerek ve beddualar ederek o kutsal günü(!) bekliyorsunuz. “Ben yıllardır bu ‘hareketin’ içindeyim nasıl bırakmayım/çıkayım” diye sızlanmak da ne; Neden hiç şüphe duymuyor, düşünmüyor ve sorgulamıyorsunuz. Allah düşünmeye, aklımızı kullanmaya çağırmıyor mu? Okyanus ötesinden gelen “Kesinlikle bizim dışımızdakilerin haber ve yazıları takip edilmeyecek” emrini sorgulamak aklınıza gelmiyor mu?

Belki de bu yazdığım satırlara bile gülüp geçeceksiniz. Pek çok kişinin müteaddit kere yaptığı şeyi yapmam gerektiğine inandığım için bu satırları yazıyorum. Bu çağrının hiç bir beklenti gözetmeden yapıldığına inanıp inanmamak sana kalmış. Kelime anlamı ‘Kur’an talebesi’ demek olan “şakirt” isen aklını kullan ve yanlıştan dön: “Titre ve kendine gel!