25 yaşından küçük seçmenlere yönelik elle tutulur bir politika geliştirilmedi son 12 yılda. Hayat hep böyle zannediyorlar. Eskiden beri böyleydi hatta. Dolayısıyla bu kitleye “hizmet siyaseti” yapamazsınız. Bir söylem, bir yaklaşım geliştirmek lazım. “Ergen politikası” lazım.
Mesela 25 üstü kitlenin sonradan keşfettiği teknoloji âleminin yerlisi bu ergenler. Eğitim zinciri tersine döndü. Bizim sonradan öğrendiğimizin profesörü bunlar. Bu kitleye “Twitter hesabından soğuk mesajlar atarak” ulaşmak neredeyse imkansız. Dil farklı, bakış farklı, öncelikler farklı. Üstelik düşünün, bugün “ergen” diye “küçümsenen” kitle on yıl içerisinde “yöneten” pozisyonuna çıkacak.
Bilginin akış zinciri kırıldığı için, çıraklık-kalfalık kalmadı. O yüzden bu yeni neslin dünyayı ne şekilde dönüştüreceğini kestirmek zor. İdeolojilerin yönlendirdiği önceki nesillerden farklı olarak bu neslin kati inanışları ve bağlılıkları yok.
Son seçimin sonuçlarında 25 yaş altı seçmenin oy oranları, 25 üstü seçmenden çok farklı. Mesela 25 üstü seçmenin AK Partiye verdiği oyun oranı %45 iken, 25 yaş altında oran %20’lerde. Anne babalarındaki bağlılık yok yani bunlarda. Ufacık bir sembolün, kulağa hoş gelen tek bir cümlenin, bir sloganın, bir müziğin peşinde sürüklenmeleri mümkün ve muhtemel.
Gerçek dünyada olup bitenleri; cebindeki, dokunup değiştirdiği, dokunup farklı bir şeye dönüştürdüğü küçücük ekranlarda izleyen bu nesil 10 yıl sonra neye şaşırıp neyle motive olacak? Hazır mıyız buna? Dün ölümüne tutkuyla bağlandığını bugün demode bulan, post-enformatik cehalet mahsulü bu nesle karşı, sonuçları üç beş yılda ancak görülebilen Milli Eğitim politikaları tek başına yeterli olacak mı?
Cep telefonu uygulamalarıyla hayatı büsbütün kolaylaştırılmış, izlediği videonun bir saniyelik gecikmesine tahammül edemeyen, istediği herkese Twitter’dan, aradığı her şeye Google’dan ulaşabilen bu nesli neyle heyecanlandıracağız, ne ile motive edeceğiz?
Cinsellik dahil olmak üzere keşfedilmesi meşakkatli gibi görünün her tür bilgiyi henüz 15 yaşındayken bitirip kenara koymuş olan bu nesille ilgili sağlam, ayağı yere basan politikalar geliştirmek gerekiyor. 140 karakterle konuşan, bakkala navigasyonla giden, ticareti ekranlarda yapan ergenler için derinlemesine analizler üretilmesi gerekiyor. Kim yapacak nasıl yapacak bilemiyorum.
Ama bu mesele, teknoloji kullanımından tutun da, konuşulan dile kadar bir çok farklı katmanı olan zor bir mesele. Bu meseleye yüzeysel yaklaşıp, süslü sloganlarla üç-beş oy toplamayı başarmak mümkün. Fakat mesele ‘oy toplama’ meselesi değil; tamamen geleceği inşa etme meselesi.
Dindar nesiller yetiştirme gayesiyle adımlar atan, eğitim sistemini iyi niyetle kurgulama gayretinde olan, üniversite sistemine esaslı çözümler planlayan potansiyel hükümetimize, hem yeni seçim stratejisini belirlerken hem de hükümet olduğu zaman ‘ergen politikası’ üzerine çalışmasını öneriyorum.