Bir süredir Meral Akşener tarafından dillendirilen bir slogan var: “Kahrolsun istibdad, yaşasın hürriyet!” şeklinde…
Bu, bir söz söylemek midir yoksa sözü fırlatıp atmak mıdır?
Bana sorarsanız, nasıl ki Abdülhamit Han’a söylendiğinde “sözü fırlatıp atmak” idiyse bugün de öyle…
Bir söz muhatabının üzerine oturmuyorsa sahibine döner ve kendisinin durduğu yeri ve niyetini sorgulatır…
Kaldı ki bu sözün Osmanlı’daki sahipleri, onu yıkıma sürükleyen İttihatçılardı…
Üstelik istibdadın ne olduğunu da herkese iliklerine kadar hissettirmediler mi?
Şimdi de Akşener “bugünün İttihatçısı” olma çabasıyla aynı sözü hiç sadeleştirme gereği dahi duymadan bugüne taşıyor…
Abdülhamit Han’ın kimlere karşı güvenlikçi politikalar uyguladığı çok açıktı…
Malum sloganın muhatabı olarak görülen Sayın Erdoğan’ın da FETÖ, PKK ve diğer terör örgütleri dışında kime güvenlikçi politika izlediğinin ispatı gerekir…
Elbette “hürriyet” ama söyleyen kim ve gerçeğimiz ne?
Erdoğan’a “müstebit” diyenin geçmişine bakınca, bu sözü en son söyleyeceklerden bile olmadığını da hatırlatalım bir defa daha…
28 Şubat darbecilerine boyun eğerek başörtüsü yasağını “Elbette uygulayacağım” diyen eski bir İçişleri Bakanı…
Ortaya ciddi bir politika koyamayınca, gerçeklerle uyumu olmayan slogan, tiyatro ve tezviratlarla başarı sağlanacağını zannetmek ancak bu zannın sahiplerinin itibarını sarsar…
Tıpkı AK Parti ne yapıyorsa onun zıddında konumlanan CHP gibi…
Sayın Erdoğan’ın dünya siyasetinde sergilediği performansa ve başarıya öykünen Kılıçdaroğlu’nun, fiyaskoyla sonuçlanan ABD gezisi de onlardan biri oldu mesela…
Bunu, kendi yakınında olanlar hatta başarısından mutluluk duyacak olanlar yazdı ve söyledi…
Alelacele, zamansız ve plansız olduğu için boşuna harcanan zaman, emek ve para olarak kayıtlara geçti…
Seçimlere giderken bir ülkenin en büyük muhalefet partisinin elindeki her bir fırsatı çok iyi değerlendirmesi gerekmez mi?
Peki, neden böyle savruluyorlar?
Çok açık bana göre…
Hırs…
Eğer öyle olmasaydı her adım çok daha tartılarak, vicdanlarda yer bulacak bir dürüstlükle atılırdı…
İktidarın en başarılı olduğu şeyleri bile “enflasyon sepetine” ekleyince sahadaki gerçeklerle örtüşmeyen bir dil ortaya çıkararak da başka türlü bir güven kaybı oluşturuyorlar…
Hülasa yenik düştükleri hırs, yirmi yıl sonra ellerine geçen en büyük fırsatı bile yok etme noktasına getirdi…
Slogan siyaseti, beylik sözlerle kapatılmaya çalışılan politikasızlık, artık bu ülkede iş yapacak enstrümanlar değildir…
Zira “Erdoğan gerçeği” de böyle ortaya çıkmadı…